PKK'nin, 28 Eylül 1993 yılında katlettiği Şehid Molla Şükrü Yavuz ve Molla Muhittin Demir, sevenleri tarafından kabirleri başında rahmetle yad edildi.

Halk tarafından sevilen, saygı gösterilen Molla Şükrü ve Molla Muhittin isimli iki âlim, 31 yıl önce, yatsı namazı sonrası PKK tarafından kurulan pusuda katledilmişti. Acıları henüz tazeliğini korurken, yakınları ve sevenleri, Remél köyü mezarlığındaki kabirleri başında, şehitleri andı.

Dava arkadaşları, iki şehidin kabri başında Kur'an-ı Kerim okuyup dua etti.

Anma programında Molla Sinan Ünel, şehadet hakkında bir konuşma yaptı. 

“Allah'ın dostlarıyla dost, taraftarlarıyla taraftar oldular”

Molla Ünel, “Her asırda Allah için, iman için, din için ve Kur'an için mücadele eden; ömürlerini bu uğurda tüketen ve canlarını feda eden azizler olmuştur. Bugün mezarları başında bulunduğumuz bu iki Peygamber varisi âlim de aynı durumdadır. 90'lı yıllarda küfrün her türlü renginin ortaya çıktığı, zulmün her çeşidinin yaşandığı, millet olarak dinden, İslam'dan ve Kur'an'dan uzaklaştırıldığımız bir dönemde, Kur'an'ın yasaklandığı, imanın gönüllerden çıkarıldığı ve zulmün her şekliyle yaşandığı bir dönemde, İslami mukaddesatlara hakaretlerin yapıldığı bir zaman diliminde, bu iki aziz, bu iki şehit, bu iki Peygamber varisi olan âlim, ayağa kalktılar. Allah'ın dostlarıyla dost, taraftarlarıyla taraftar oldular. Bir oldular, güç oldular, kuvvet oldular ve kendilerine yakışanı yaptılar.” dedi.

“Kendilerine yakışanı yaptılar, zulme karşı dik durdular”

Bakan Fidan: İnsanlığa karşı işlenen suçlar cezasızlıkla ödüllendirilemez Bakan Fidan: İnsanlığa karşı işlenen suçlar cezasızlıkla ödüllendirilemez

Molla Şükrü ve Şehit Molla Muhittin’in, Peygamber varisi olan âlimler olarak harekete geçtiklerini ifade eden Ünel, “Eğer bir yerde mukaddesatlara hakaret ediliyorsa, İslami değerler çiğneniyorsa ve toplum ifsada sürükleniyorsa, o toplumda Peygamber varisi olan âlimler harekete geçmiyorsa, bedel ödemeyi göze almıyorsa, o zaman âlimliğini yapmıyordur. Molla Şükrü ve Şehit Molla Muhittin bunun farkındaydılar, bilincindeydiler. Kendi kendilerine, 'Böyle bir durumda biz nasıl evimizde oturabiliriz, koltuklarımızda rahat edebiliriz? Eğer böyle bir şey yaparsak, yarın mahşer meydanında Allah'ın huzurunda Resulullah'ın yüzüne nasıl bakarız? Allah Resulü bize "Ey Molla Şükrü, ey Molla Muhittin, sizler birer âlimdiniz, toplumda Peygamber varisi olarak biliniyordunuz. Neden varisliğinizi yerine getirmediniz? Benim gibi neden mücadele etmediniz, neden bu uğurda can vermediniz?" derse ne yapacağız?' diye düşünmüşlerdir. İşte böyle bir duruma düşmemek için kendilerine yakışanı yaptılar, zulme karşı dik durdular. Dönemin zalimleri ve münafıkları tarafından tehdit edilmelerine rağmen, imanlarının gücüyle ayakta durabildiler.” diye konuştu.

“Şehit Molla Şükrüler, Molla Muhittinler bu mektebin en aziz talebeleri oldular”

Şehadet mektebinin sürdüğünü belirten Ünel, “Dünya kurulduğundan beri şehadet mektebi hep var olmuştur. Bu mektebin ilk talebesi Hz. Habil'dir. Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. Hamza ve Hz. Hüseyin de bu mektebin talebelerindendir. Şehadet mektebinin talebeleri gün geldi Abdülselam, Ahmet, Hüseyin ve Selahaddin oldular. Şehit Molla Şükrüler, Molla Muhittinler bu mektebin en aziz talebeleri oldular. Gün geldi bu mektebin talebeleri Yasin, Aytaç, Riyad oldular; Ahmet Yasin, Rantisi, İsmail Haniye oldular. Gün geldi Seyyid Hasan Nasrallah oldular." ifadelerini kullandı.

Şehid Molla Şükrü'nün kardeşi Halil Yavuz da bir konuşma yaparak, şehidleri anlattı.

Anma programı, yapılan dua ve lokma ikramı ile sona erdi. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA