RAMAZAN BAYRAMIMIZ MÜBAREK OLSUN
Öncelikle Ramazan ayının değerlendirilmesi ile ilgili ben şu hadis-i şerifi paylaşmak istiyorum;
Taberani’nin el-Mu’cem’ül Kebir isimli hadis kitabında aktarıldığına göre, Sahabe diyor ki; Efendimiz
(sav) Mescidinde hutbe vermek için minbere çıkıyordu. Baktık ki her basamak da bir duruyor ve
yüksek bir sesle ’’Âmin’’ diyerek diğer basamağa çıkıyordu. Üç kez böyle yaparak minbere çıktı ve
hutbesini verip aşağı indi. Bunun üzerine biz hemen yanına koştuk. İlk kez efendimizden gördüğümüz
bu eylemin hikmetini öğrenmek istedik ve dedik ki; ‘ Ya Resulullah neden bugün minbere çıkarken
böyle davrandınız? O da bize şöyle cevap verdi;
“ Bugün minbere çıkarken Cibril bana eşlik etti. Birinci basamakta geldi ve bana dedi ki; ‘Anne ve
babası ya da onlardan biri ihtiyarlar da o adam bu fırsatı iyi değerlendirmez, onlara iyi davranmayıp
mağfireti kazanacağı yerde onlara kötü davranırsa o adama yazıklar olsun. Allah o adamın burnunu
yere sürtsün’ ben de söze ‘Âmin’ dedim. İkinci basamakta da geldi ve dedi ki; ‘Bir yerde senin adın
anıldığı halde sana saygı göstermeyen salât ve selam ile sana bağlılığını dile getirmeyen adamın Allah
burnunu yere sürtsün’ ben de bu söze ‘Âmin’ dedim. Üçüncü basamakta da geldi ve dedi ki; ’
Ramazan ayına varmış. Ama bu ayı hakkıyla idrak edememiş mağfiret ve tövbe imkânı kullanamamış
adamın Allah burnunu yere sürtsün’ dedi. Ben de bu söze ’Âmin’ dedim.”
Söz konusu hadis üzerinde düşünüldüğü zaman Anne ve Babaya değer vermenin, Resulullah’ın (sav)
ismi zikredildiğinde o’na salât ve selam getirmenin ve özelde de Ramazan ayını layıkıyla
değerlendirmenin ne derece önemli olduğunu anlamış oluruz. Ama gelin görün ki söz konusu üç
hususta da toplumumuzda ciddi bir gevşeklik vardır. Bu üç fırsat Müslüman bir fert için cennete
girmeye vesile birer nimettir. İnşaallah toplum olarak Ramazan-ı Şerifi layıkıyla değerlendirmiş ve
Allah’ın (cc) affına ve mağfiretine nail olmuşuzdur. Ama bu ramazan geçti ve bir dahaki Ramazan
ayına ulaşıp ulaşamayacağımız belli değildir. Bununla beraber Anne Babamız sağ ise onların kıymetini
bilelim ve onlar daha vefat etmeden hizmetlerini yapalım ki Allah’ın rızasına nail olalım. Aynı
zamanda Resulullah’ın (sav) ismi bulunduğumuz ortamda zikredildiği zaman mutlaka o’na salâvat
getirelim ve onun sünnetine ittiba etme konusunda gayret sahibi olalım. Zira Üstad Bediuzzaman
Said Nursi; “ Sünnet-i Seniyye’ye ittiba adeti ibadete çevirir” diye buyurarak insanoğlunun mevcut
adetlerini Resulullah’ın (sav) adetlerine uyarlamaya çalışması adetini ibadete çevireceğini ifade
etmiştir.
Ramazan bayramı ile ilgili olarak da şu hadis nakledilmiştir;
Said bin Evs el-Ensari anlatıyor; Resulullah şöyle buyurmuştur; ”Ramazan Bayramı sabahı melekler
yollara dökülür ve şöyle seslenirler;’ Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin
rahmetine koşunuz. O bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece
ibadet etmek ile emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Oruç tutmak ile emrolundunuz, orucu tutup
emre itaat ettiniz, mükâfatınızı aldınız.” Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir;
’Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı. Evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram
günü mükâfat günüdür. Bugün sema âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir.(el- Terğib ve Terhib)’
Allah (cc) bizleri ve Alemi- İslam’ı bu müjdeye nail eylesin.
Alem-i İslam’ın Ramazan bayramı mübarek olsun. Kudüs ve Mescid-i Aksan’ın özgür olmasına,
Müslümanların uyanmasına, vahdet olmasına ve İslam’ın yeryüzünde hakim olmasına vesile olsun.