İslam
tarihi, günümüze kadar nice katliamlara tanıklık etmiştir. Bu katliamlar İslam
için verilen bedellerin en açık örneğidir. Çünkü mesele sadece katliamın olduğu
an değildir. Asıl mesele katliama giden süreç içerisinde yaşananlardır. Katliam
öncesi yapılan İslami çalışma zalimleri ve onların uşaklarını rahatsız etmiş ve
katliam girişiminde bulunmuşlardı. Yani her nerede olursa olsun yapılan bir
İslami çalışma İslam düşmanlarını rahatsız etmiyorsa o çalışmanın kendini
muhasebe ve mahakeme etmesi gerekir. Nitekim küfür kendisine ve batıl
çalışmalarına engel olmaya çalışan İslami çalışmaya her daim engel olmaya
çalışmış. Batıl, kirli çalışmalarını yaymak için her türlü yola başvurmuş ve
buna engel olanlara da hiç acımadan silah çekmiş ve nice katliamlara imza
atmıştır.
Evet,
bu katliamlardan biri de Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) köyü
camisinde PKK tarafından gerçekleştirilen katliamdır. 26 Haziran 1992 yılında,
yatsı namazından sonra köy camiinde ibadetle meşgul olan Müslümanlar PKK
tarafından kurşuna dizilmiş, katliamda 10 Müslüman mazlumca şehit edilirken, 5
kişi de yaralanmıştı.
Dünden
bugüne Müslüman Kürt halkına zulmederek büyük acılar yaşatan, inancıyla savaşan
PKK, Susa köyündeki işbirlikçilerinden aldıkları destekle bir mabedin dokunulmazlığını
çiğneyerek 15 köylüyü sırf onlar gibi düşünmedikleri için kurşuna dizmişti.
10
kişinin şehit olduğu bu saldırı Kürdistan tarihinde de bir ilk olmuştu. Çünkü
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde camiler ahırlara çevrilmiş, Kur'an dersi
yasaklanmış, halkın dinine savaş açılmıştı ancak 26 Haziran 1992 tarihine kadar
bir cami basılıp topluca katliam yapılmamıştı.
Susa
katliamı, Kürdistan topraklarında, İslam'a düşmanlığın, İslam'ın kutsiyetlerine
tahammülsüzlüğün, İslam'ın şiarlarına karşı küstahlığın ve dinine bağlı
Müslümanlara duyulan kin ve nefretin en büyük tanığıdır.
Katliam
akşamı;
Cami
cemaati her zaman olduğu gibi akşam namazını kıldıktan sonra camide oturmuş,
yatsı namazını beklemişti. Yatsı ezanının okunmasıyla camiye gelen birkaç
kişiden sonra camide 15 kişi toplanmış, cemaat yatsı namazına durmuştu.
Müslümanlar
namaz kılarken gözü dönmüş canilerin, caminin etrafını kuşatmakta olduğunun
farkına varmamış, gelen ayak seslerini hayvanların ayak sesleri zannına
varmışlardı.
Oysaki
olay tamamen farklıydı. Kendi kimliğiyle dahi Müslümanların karşısına çıkacak
kadar cesur olamayan hain örgütün mensupları, giydikleri asker elbiseleriyle
camiyi basmış, arama var diye cami cemaatini camiden çıkararak cami avlusunda
esir almışlardı.
Cami
cemaatini zorla dışarı çıkaran asker görünümlü PKK’lı katillerin dini
mukaddesatlara hakaretlerinin yanı sıra "Çağırın Allah'ınız gelsin sizi
kurtarsın!" tarzı lafları, aslında birazdan işlenecek vahşetin
habercisiydi.
Artık
şahadetin kokusunu alan Müslümanların yüksek sesle getirdikleri tekbirlerle
açılan ateşler vahşet ve katliam kusmuş, 15 mümin, muvahhit ve mustazaf vahşice
katliama maruz bırakılmıştı. Caminin avlusu kan gölüne dönmüş, insanlık bir kez
daha büyük bir vahşete tanıklık etmişti.
Evet,
susa köyü o zamana kadar pek bilinen bir yer değildi. Ama şehitlerin kanlarının
bereketiyle katliam gününden bu yana hiç unutulmadı ve unutulmayacak. Katliamda
şehit düşenler, Allah Resulü’nün bile arzu ettiği şahadet makamına ulaştılar ki
şehidi olmayan bir dava noksandır.
Allah
(cc) katliamda şehit düşenlerin şahadetini kabul etsin. Şehit yakınlarına
sabr-ı cemil ihsan etsin. Bizleri şehitlerin şefaatinden ve bereketinden mahrum
etmesin. Âmin