Dün HDP İzmir il başkanlığına giren bir saldırgan ölümle sonuçlanan olaya neden oldu. Olay duyulur duyulmaz,(genellikle olduğu gibi) HDP’yi her şartta bila kaydu şart destekleyen Zümre hemen devreye girerek, Kürtler yok edilmek isteniyor, Kürtlere hayat hakkı tanınmıyor vs gibi söylemler aldı başını gitti. elbetteki ülkede oluşabilecek bir şiddet sarmalı ve siyasi kaosun kimseye faydası olmayacaktır. Lakin böylesi ortamların oluşmasında kilit rolü karşılıklı ırkçı; milliyetleri söylemlerin beslediği unutulmamalıdır.
Aslına bakılırsa bu tip eylemlerin zemini daha çok yoğun çatışmalı süreçlerde sivil asker ölümlerinin olduğu PKK saldırılarından sonra beklenir ve buna görede herhangi bir provakasyonun olmaması içinde gerekli güvenlik önlemleri alınırdı. Mevcut durumda yapılan saldırıya baktığımızda böyle çatışmalı ortam olmadığına göre bu saldırı nereden çıktı? Ve neden provakasyonun bir ucuda PKK’yı gösteriyor.
Elbetteki bu nedensiz değildir. Çünkü HDPKK kurulduğu günden beri şiddet sarmalından beslenen, ne kadar kan o kadar güç diyen anlayışın eseridir. Bu konuda Öcalan ve PKK’nın açıklamalarına bakılabilir. Tabii olarak böyle bir provakasyonun sağlam zemine oturtulabilmesi içinde, sönmeye yüz tutmuş ateşe odun taşıyanlar misali, ırkçı duyguları besleyen tutumlarıda unutmamak lazım. Örneğin yakın zamanda mersine tatil için gelen güney Kürdistanlı aileye yapılan saldırı gibi. Bu arada HDPKK’yı oldukça zora sokan çocukları dağa kaçırılmış ailelerin evlat nöbetinide unutmamak gerek. Saldırının bir âmâcıda HDPKK’yı bu zor durumdan kurtarmak olmasın. Malum seçime beş gün kala HDPKK mitinginde patlayan bomba “mağduriyet” üzerinden oya tahvil edilmişti.