Dünya, iklimsel olarak değişime uğramaya devam ediyor. Kıtaların, ülkelerin,
bölgelerin ve illerin ikilminde ciddi manada bir değişim söz konusudur. Bu
değişim doğrudan tarım arazilerini ve dolaylı olarak da tarım arazilerinin
beslediği insanları olumsuz manada etkilemektedir. Çünkü, bir yıl boyunca
tarlasından gelecek olan hasılatın az ya da hiç gelmemesi çiftçi için zor bir
durumdur. Bu zor durumun neticesinde de insanlar maddi olarak ciddi sıkıntılar
çekmektedir.
Türkiye’de özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi ciddi bir kuraklık tehlikesiyle
karşı karşıyadır. Bu kuraklık tehlikesi bölgenin neredeyse tamamını etkisi
altına almış durumdadır. Söz konusu kuraklığa karşı çok kısıtlı alternatifleri
bulunmaktadır. Kimi çiftçi tarlası baraja yakın olduğu için tarlasını
sulayabiliyor kimi çiftçi ise baraja bağlı kanallar aracılığıyla tarlasını
sulayabiliyor. Çoğu çiftçi ise sulama imkanı bulamadığı için tarlasını
hayvanlar için bir otlağa çeviriyor. Bu ise çok acı bir durumdur.
Bölge halkının çoğunluğunun karşı karşıya olduğu bu riske ve tehlikeye karşı
devletin imkanlarını seferber etmesi lazım. GAP projesinin uygulanması faydalı
neticelerin alınmasına vesile oldu ama daha da eksikleri de çoktur. Çünkü bir
çok yere su kanalları yapılmış olsa da kanallarda su bulunmamaktadır.
Dolayısıyla yapılan kanalın bir anlamı da kalmıyor. Bu noktada halkın
mağduriyetine çözümler üretmek lazım. Bu mağduriyetleri giderme noktasında
imkanları en iyi olan kurum devlet kurumudur. Dolayısıyla devlet bu noktada
sadece bu yıl için değil muhtemel kuraklık risklerine karşı daha geniş kapsamlı
tedbirler gelişitirmelidir.
Söz konusu kuraklık riskine karşı, halkın tarlalarını sulamak ihtiyaç duyduğu
suyu yapılan su kanallarına ulaştırmak gerekir. Bunun yanında halkın
tarlalarını sulamak için yakın mevkide geçici göletler oluşturulabilir.
Böylelikle halk da mevcut göletlerden suyu temin edip tarlalarını sulayabilir.
Böyle bir durum ise tarladan bir yılda bir-iki veya üç ürün elde etme imkanı
sunacaktır ki bu da hem bölge halkı için hem Türkiye için ciddi bir gelir
kaynağı olur. Evet mevcut şartlarda bu, sınırlı bir bölümde yapılıyor olabilir.
Ama yeterli değildir.
Beklenen kuraklığın pandemi sürecine denk gelmesi ise
vatandaşı daha mağdur hale getirmiştir. Halk bir yandan sağlık endişesi taşıyorken
bir yandan da umudunu bağladığı tarlasının kurumasını çaresis bir şekilde
seyretmektedir. Bu konuda hangi ileri teknoloji faydalı olacaksa hiçbir
masraftan kaçınmaksızın bunu uygulayıp halkı yalnız bırakmamak gerekir.
Evet, gelen her musibet Allah’tan (cc) gelmektedir. Ama bu hiçbir tedbir
almamak anlamından değildir. Ülke olarak, toplum ve fert olarak gereken
tedbirleri aldıktan sonra Allah’a (cc) tevekkül etmekten başka çare
kalmayacaktır. Allah ise tevekkül ehli kullarını sever ve onları mahçup etmez…
’’Rabbimiz, bizlere kaldaramayacağımız yükü yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et, sen bizim mevlamızsın
ve kafirlere karşı bizlere yardım
et ’’ Amin (Bakara-286)