BİSMİLLAH
'İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur' sözü ne için söylenmiş acaba? İnsanın huyu karakteri için mi söylenmiş yoksa edindiği fikir açısından mı? Bence huyu karakteri için söylenmiştir. Çünkü insan çocukken karakter ve huyları belirir ve bu durum yetmişine kadar devam eder ve genellikle bu böyledir. Çünkü insan huy ve karakteri değişmez ve değiştirmeye veya düzeltmeye kalkışıldığında başarılı olunmadığı gibi büyük sorunlar oluşturulur.

Çünkü bir hadis-i şerifte, (Bir dağın yerinden ayrıldığını işitirseniz tasdik edin. Ama bir kişi huyunu değiştirmiştir derlerse tasdik etmeyin. Çünkü insanın yaratılışındaki huy devam eder) Ama insanoğlu fikir edinme ve fikri değişime uğraması sıkça karşılaştığımız bir durumdur.

Evet, bu yazımızın konusu fikir değişimi ile ilgilidir. İnsanlardan yaşadığımız bu coğrafyada çeşitli fikirlere ve bu fikirleri savunan kişilerle karşılaştık. Solcunun sağcı, sağcının solcu olduğunu ve zamanla devşirildiğine rastladık. Bu durum yani değişim yıllar ve uzun süreçler gerekmekteydi. Ama gel gör ki bu yaşadığımız zaman diliminde insanlar, fikir adamları 'buz üstündeki bilyeler' gibi sağa sola savruluyorlar. Bu gün bir fikir peşinde koşan yarın başka ve tam zıddı bir fikri, görüşü savunduğunu görmekteyiz. Bunlarda normal sayılabilir ama İslami anlayışa sahip ve bunu dava edinen Müslümanların bunu yapması şaşılacak bir durumdur.

Çünkü İslam sabit bir din anlayışına ve vasat bir duruşu sahiptir. Bu dini dava edinenler arasında fikri ayrılıklar mevcut olup kendi fikirlerini savundukları ve bu yolla mücadele ettiklerini biliyoruz. Ama sabah başka bir görüş, akşam başka bir görüş sergilediklerini görmemiştik. Acaba bu gömlek değişimi nereye kadar varacaktır? Ve bunun sebepleri nelerdir? Bunun başlıca sebebi İslami otorite veya iktidarın olmayışıdır. Bunu fırsat bilen oryantalist batı emperyalizmi İslam ümmeti içine çeşitli fikir ve görüşleri yerleştirme çalışmalarını biliyoruz. Bunda da başarılı oluyorlar. Bizim yapmamız gereken hususlar vardır.

Birincisi: biz Müslümanlar başkaların içimize attığı fikir ve görüşleri almadan Kur'an ve Sünnet süzgecinden geçirmeden almamalıyız. Bizim ana kaynağımız Kuran ve sünnet olmalıdır. Bunlardan kopuk olan ve bunları ret eden tüm fikirler batıl ve batı endekslidir.

İkincisi: kendimizi kulluk için hazırlamalı ve bu fikirlerin kulluğumuza yarar sağlayıp sağlamadığına bakmalıyız. Bizim vazifemiz kulluktur. Kulluğumuza halel getirecek tüm görüş ve fikirler mahallimize yanaştırmamalıyız.

Üçüncüsü: bir yapımız varsa bununla birlikte bu fikirlerin mütalaasını yapmalı ve zararlı olan akımlar için bir savunma mekanizması oluşturmalıyız. Kendi yapımızın ilkelerini iyi bilmeli ve bunun savunuculuğunu yapmalıyız.

Dördüncüsü: ümmet anlayışına ters düşecek tüm fikir ve görüşleri ret etmeli ve ona savaş açmalıyız. Çünkü bu yaşadıklarımızın ana sebebi vahdetten ve ümmet anlayışından uzak oluşumuzdan kaynaklanmaktadır.

Aksi halde buz üstündeki bilyeler gibi bizi bir sağa sola savurup bizimle bir oyuncak gibi oynarlar. Kısacası Kur'an, Sünnet, Vahdet ve ümmet demeli ve bu uğurda tüm çabamızla çalışmalıyız. Vesselam