(Davetçi Müminin Özelikleri -2-)

Bismillah
Emin ol, biz sana kitabı hakkıyla indirdik. Onun için dini yalnız kendisine halis kılarak Allah'a ibadet ve kulluk et.

İyi bil ki, halis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: 'Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.' Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. (ZÜMER/2-3)

De ki: 'Ey insanlar! Eğer benim dinimde bir şüpheniz varsa, şunu bilin ki, Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam. Lakin sizin de canınızı alacak olan Allah'a taparım. Bana müminlerden olmam emredilmiştir'. (YUNUS/104)

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin. (ANKEBUT/56)
Davetçi müminin Yapacağı her iş veya amel mutlaka Allah'ın rızası gözetilerek olmalıdır. Onun rızasından uzak ve nefsi iş ve amellerimizin hepsi başa gider ve bir faydasını göremeyiz. Onun için Allah (c.c) 'Ben insanları ve cinleri yalnız bana kulluk etsinler diye yaratım' diye buyuruyor. Mademki yaratılış gayemiz kulluk ve ibadettir. O zaman bunu bizden isteyenin yani Rabbimizin istediği istikamete ve onun rızasına uygun yapmalıyız. İbadet ve kulluğumuza başka bir şeyi karıştırmadan saf rıza-i İlahiyeyi gözetmeli ve ihlasa dayanmalıyız. Günde beş vakit namazlarımızda Rabbimize sunduğumuz ve tekrar ile usanmadan bir ahit olarak söylediğimiz 'yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz' sözündeki ibadeti, yani kulluğu, yani rızayı, ihlası O'na has kılmak lazımdır.

Davetçi müminin yapacağı kulluk/ibadet diğer avam kişinin kulluğuna benzemez. Tabiri caizse İlahi mağazanın vitrinindeki manken hükmündedir. Davetçi mümin bu vazifeyi Peygamberlerden devr almış kişidir. Her hareketi kulluğu, ibadeti yalnız kendini bağlamaz davet ettiği, sorumlu olduğu kişi hatta tüm toplumu ilgilendirecek ve bu ehemmiyettedir. Son zamanlarda türemiş olan ve nerden geldiği beli olmayan davetçi modelleri, sadece dil ve diksiyona önem veren kulluk ve ibadeti ikinci plana iten ve sade bir farzlarla yetinen hatta kısmen onları da aksatan davetçiler gözlenmektedir. Bu sebeple davet edilenlerce taklit edilip yanlış bir ibadet anlayışı ile karşı karşıya kalınıyor. Davetçinin ilk bakılacak yeri ailesi ve ibadetidir. Eğer ki aile bilinçsiz toplumla aynı hal ve harekette ise ve ibadetlerinde farklılık yanı ayet ve hadislerle uyum içinde değilse bu yanlıştır ve buna 'davetçi mümin' denilemez.
Vazife büyük, kulluk ağır, eğer davetçi isen?

Davetçiye gece namazına kalkıyor musun? Diye sormak lazım iken, sabah namazlarını kaçırıyor musun? Sorusunu sorduğumuz bir zamandayız. Bu yüzden ihlası tammeyi bir türlü yakalayamıyoruz ve düşmanlarımıza galebe çalamıyoruz.

Davetçi mümin modaya uymaz, kendisi bir rol modeldir. Eğlenceye dalmaz, kendisi ibadet ile eğlendirir. Malayani işlerle uğraşmaz, zamanı dakikalarla ayarlıdır. Kısacası nasıl ki Hz. Muhammed (s.a.v.) 'yürüyen Kur'an idiyse, davetçi mümin de yaşayan Muhammedi olmalıdır.

Vesselam