Birkaç gün önce şehir dışından 2 misafirimiz vardı. Van'a dışarıdan gelen hemen
herkesin görmek istediği ve ev sahibinin gezdirmek istediği iki yer vardır. Van
gölü (Denizi) ve Van kalesi.
Şüphesiz ilimizde daha görülecek birçok tarihi mekân söz konusudur. Göl ve kale
merkezi olduğu için hem gezmesi kolay hem de fazla zaman almıyor.
Biz de kıymetli dostum İsmail ile beraber misafirlerimize bir farklılık olsun
diye Van kalesi yerine Hoşap kalesini gezdirmek istedik. Son yıllarda pandemi
den dolayı Kale ziyaretçileri açılmıyordu. Bu yıl bu yasak da olmayınca gezme
gezdirme imkânımız oluştu. Hoşap kalesi restorasyon kararı alınmış olmasına
rağmen, görece küçük sayılabilecek restorasyonlar yapılmış ancak gözle görülür
bir tarzada onarılmış vaziyette değil.
Misafirlerimizden muhterem hocam Mehmet çiçek doktora tezini Kur'an-ı Kerim
tilaveti üzerine yapıyor olmasına karşın, İslam medeniyeti tarihine karşı özel
bir ilgisi vardı. Kaleyi bizlere gezdiren Ali ve rıdvan ağabeylere sık sık
sorular sorarak bilgi almaya çalışıyordu. Hele Ali abinin Hoşap kalesi tarihi
olarak genellikle Müslümanların elinde kalarak varlığını sürdürmüş derken, Mehmet
hocanın sevinci görülmeye değerdi.
Zaten kale mimarisine bakıldığında kalıntılarda bunu net olarak görmek mümkün. İslam'ın
ilim öğrenmeye verdiği önemi nişaneleri olarak, iki katlı olduğu söylenen geniş
pencereli (sınıflar ) odalar çocukların eğitimi için ayrılmış yan taraftaki
kütüphane Mescit tarzı mimarisi ile ayrı bir güzellik oluşturuyordu. Bir ara
Mehmet hocamla günümüz gençliğini ihyası üzerine konuşurken, kendisi gençlere
çok konuşma yerine, aslında onları bu mekânlara getirerek önceki nesillerinin
bunları inşa edenler olduğunu hatırlatarak, nasıl bir kültürel mirastan mahrum
kaldıklarını kendilerine hatırlatmanın görselliği içeren bir tefekkürle konuyu
izah etmenin çok daha kolay olduğunu ifade etti. Tabii ki bunun için öncelikle
Hoşap kalesi'nin restore edilmesi lazım ki söylenecekler ete kemiğe bürünmüş hali
ortaya çıkabilirsin.