Bismillah
İnsanların bolca hasta olduğu ve bu hastalıkların başında şizofrenik durumlarınbolca görüldüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz.
İnsan mı hasta zaman mı? Sorusuna cevap insanlar bu zamanı hasta hale getirmişler. İnsan oğlu acaba hiçbir zaman da bu kadar hasta sayısına ulaşmışlar mı?
Bakınız sadece insanoğlunun serüvenine baktığımızda, her devirde bir hastalığa kapılmış. Örneğin Adem’den(A.S) bu yana her devirde başka, başka bir hastalıkla mücadele etmiş ya düzelmiş ya da bu hastalıkla helak olmuşlar.
Adem (A.S) babamızın iki oğlu arasında kıskançlık hastalığına kapılmış ve bu onları kardeş katili yapmıştır.
Nuh (A.S) zamanında putçulük baş göstermiş ve ahlaksızlık hüküm sürmüştür.
Hud’un(A.S) kavmi güç ve küvetlerine güvenerek zulüm yapmışlardı.
Lut’un (A.S) kavmi homoseksüellik hastalığına kapılıp ahlaksız bir yaşam sürdürüyorlardı.
Şuayb’ın (A.S) kavmi terazide hile yapıp ticaretlerine fesat karıştırıyorlardı.
Bu ve buna benzer her devir ve zaman diliminde bir hastalık insan oğluna bulaşıp bu hastalık onları yok edip helake götürmüştür. Şu yaşadığımız bu zaman diliminde neredeyse tüm kavim ve zamanlardaki hastalıkların tümünü yaşandığına şahit oluyoruz.
Hatta Allah-u Teala Kur’an da bahsetmediği ve belki Allah’ın da haya ettiği ahlaksızlıklara şahit oluyor ve bunları temaşa ediyoruz. Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki bırakın fertsel hastalıklar toplumsal bir travma yaşıyoruz. Bunu insanlar kendi eli ile ve sözde özgürlük adı altında hayvandan daha aşağı bir derecede yaşıyorlar.
Artık küfür ehli veya delalet taifesi değil, İslam aleminde ve Müslüman coğrafyada bu hastalığın amansız pençesine düşmüş durumdadır. İslami faaliyet gösteren cemaat ve kurumlar bu zamanın fitnesi ve hastalıkları ile baş edememekte ve kendi öz evlatlarını bile bu illetten kurtaramamaktadırlar.
Öylesi bir durum dünya tarihinde bu günkü gibi yaşanmamıştır. İnsanı bu kadar aciz bir duruma düşürmemiştir. Bu fitne ve fesat durumu, ahlaksızlığın zirve yaptığı halı devletler, kurumlar, okullar, okumuş insanlar, gazeteler, medya kuruluşları el ele verip yaymaya ve bunun bir marifetmiş gibi övgü ile alenen işlemektedirler.
Müslümanların ve özellikle davetçi Müslümanların işi hayli zor olmuştur. Çetin bir savaşın içine girmiş ve bu savaş eski zamanlarda ki gibi kılıç kalkan ile veya top ve tüfek ile değildir. Maalesef internet, sosyal medya, medya kurumları gibi Müslümanların yabancı olduğu ve evlerinin içine kadar nüfus ettiği silahlara karşı karşıya kalmışlar. Yani “internet icat oldu, mertlik öldü” diye yeni bir tabir ile karşı karşıya kalınmıştır.
Çetin mi? çetin bir mücadele.
Müslüman davetçilerin işi zor demiştik. Şimdi önce kendilerini ve ailelerini bu illet karşısında korumalıdırlar. Zamanın bu hastalığına karşı Kur’an’ı bir duruş ve reçete ortaya kurmalıdırlar. Çok uyanık olup çok çalışmalıdırlar. Son olarak Allah’a yaklaştırıcı ameller işlemeli ve sürekli O’na niyazda bulunup yalvarmalıdırlar.