Yusuf Türk
Corona virüs yayılmaya devam ederken yöneticiler ve halk da buna mukabil
tedbirler geliştirmeye çalışıyor. Ama alınan bunca tedbire rağmen coronanın
hızını kesemiyorlar. O zaman ya alınan tedbirlerde bir sıkıntı veya eksiklik
var, ya da tedbirleri alan yöneticiler
ve halkta bir sıkıntı veya bir eksiklik var. Kanaatimce sıkıntı ve eksiklik hem
tedbirlerde hem de toplumun en alt kademesinde bulunan yöneticilerde var.
Niye? Diyeceksiniz.
İnsanlık tarihinden bu yana kitleler idare edilirken iki yönlü bir idare
şekliyle idare edilirlerdi. Bu idare şeklini kimler gereği gibi yerine
getirirse ister dar gün ister ferah gün olsun kitleleri rahat bir şekilde sevk
ve idare etmişlerdir. Tabi bunu yaparken her iki idare şeklinin de işin ehli
olan şahıslara verilmesi en önemli husustur. Aksi halde kaş yaparken göz
çıkarılmış olur. Çünkü peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle
buyurmuşlardır;” işler ehil olmayan kişilerin eline verildiği zaman kıyameti
bekle” yani işin ehil olanlara verilmesi veya verilmemesi doğuracağı sonuçlar
itibariyle önemlidir.
Peki, nedir bu iki yönlü yönetim? Diyeceksiniz muhtemelen.
Kastettiğim yönetim şekli maddi ve manevi yönetimdir. Diyebilirsiniz ki zaten
bu uygulanıyor. Ama neden verim alamıyoruz? Neden corona musibeti yakamızı
bırakmıyor? Demek ki eksiklerimiz var.
Ben bu yönetim şeklinin özellikle manevi olanına değinmek istiyorum. Manevi
idare hususunda da toplumumuzun manevi öncüleri konumunda olan değerli
imamlarımızı konuşmak itiyorum. İmam kelimesi öncü veya lider anlamlarına
geliyor. Yani her zaman ve her halde toplumun önünde ilerleyen ve topluma
Kur’an ve Sünnet ışığında yol gösteren şahıslar…
Özellikle umumi bir musibet olan corona virüs sürecinde söz konusu imamlarımıza
çok ama çok iş düşmektedir. Toplum üzerinde en etkili ve en yetkili söze sahip
kişiler imamlardır. Halk, bir mesele hakkındaki görüşünü ispat etmek için
‘falan imam da böyle demiş’ diyerek görüşünün doğru olduğunu kanıtlamaya
çalışır. Yani anlayacağınız imamlarımız halkın görüşünü beyan etmesinde dahi
etkilidirler. Peki, imamlarımız önümüzdeler mi? Yoksa arkamızdalar mı? Halkın
içinde bulunduğu bu maneviyatsız vaziyete rağmen halkın arkasında iseler, hem
onların akıbeti hem bizim akıbetimiz risk altındadır. İmamlarımız ve âlimlerimiz
bu corona sürecinde aktif rol almalılar. Halkı tövbe ve istiğfara var
güçleriyle teşvik etmeliler. Hatta Cuma namazlarında hutbe esnasında şehrin
bütün camilerinde toplu bir şekilde dua edilip bu konuda halk
bilinçlendirilebilir. Ve imamlarımız bunu bıkmadan yapmalılar.
Özellikle yaşadığımız yöre halkı imamlara olan hürmetleri konusunda oldukça
hassastır. İmamlar kendilerini bir peygamber ve sahabe edasıyla topluma karşı
sorumlu hissetmeli ve sürekli sahada olmalı. Çünkü maddi tedbirler, musibetler
noktasında tek çözüm değil ki bunu hepimiz müşahede ediyoruz.
Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı ülke genelinde corona sürecinin manevi
öncüleri olarak imamlarımızı aktif rol almaya teşvik etmesi gerektiğinin
kanaatindeyim. Hastanelerimizde tedbirlere uyularak hasta ve hasta yakınlarını
manevi olarak motive etmeye yönelik imamlarımız rol alabilirler. Hasta ve hasta
yakınlarını tövbe ve istiğfara teşvik edebilirler. Bulundukları mahallede yine tedbirlere
azami riayet edilerek halka nasihat edebilirler. Yani anlayacağınız imamlarımız
doktor veya sağlık çalışanı değil ama onların da hastaları çoktur. Sağlık
Bakanlığı nasıl ki bir gayret ve çalışmanın içindeyse Diyanet İşleri Başkanlığı
da bütün personeliyle bu sürece aktif olarak katılmalı ve sağlık çalışanlarının,
hasta ve hasta yakınlarının yanında uygun koşullarda yer almalı…
İmamlarımız arkamızda değil önümüzde olsun ve Allah’ın izniyle corona mat
olsun.
Vesselam…