Allah azimüşşan bizleri başıboş dünyaya göndermediği gibi, belirlediği ilahi nizamını da peygamberleri vasıtasıyla bizlere ulaştırmıştır. Bu nizamın temelinde helal rızık ve adalet vardır. Bizim konumuz helal rızık, helal lokmadır. Rabbimizin fermanını okuyalım;
“Ey iman edenler size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi olanlarından yiyin. (Bakara 172) “ Ey iman edenler temiz ve helal olan şeylerden yiyin” ( Müminun 51) “ O peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar.” ( Araf 157)
Nelerin helal ve nelerin de haram olduğu ayet ve hadislerce belirtilmiştir. Mesela ölen hayvanın leşi, faiz, hırsızlık, tefecilik, yankesicilik, haksızca ele geçilen mal ve mülk, dolandırıcılık… Bunların tümü bazı haramlardır. Bunların büyük kısmı da insan hukukunu ihlaldir. Düşünün ki siz hakkınız olmayan bir malı ele geçirip çoluk çocuğunuza peşkeş çektiniz. Bunun mukabilinde mutlaka cezasını çekeceksiniz. Tecrübeler ile sabittir ki haksız mal elde eden mutlaka fazlasıyla zarara uğramıştır.
Bir insan haram ile beslenir ise duası bile kabul olmaz. Nitekim Efendimiz Allah’ın selamı üzerine olsun kendisinden nasihat isteyen Sad bin ebi vakkas’a şöyle buyurmuştur “Ya Sad! Helal ve güzel (olan, haramdan arınmış olanı) ye. Duan kabul olur. Muhammed’in nefsini kudret elinde tutana yemin olsun ki karnında haram lokma bulunan kulun duası kırk gün kabul olmaz. Bedeni haram ve riba ile beslenen kişiye cehennem daha layıktır” ( Taberani, M. Evsat.) Bu konuda fazlasıyla ayet ve hadisler bulunmaktadır. Dileyen özellikle tefsirlere ve Gazali’nin eserlerine müracaat edebilir.
Medresede öğrenci iken çok muhterem bir hocamdan nasihat istedim. Bana dedi ki "ne kadar ihtiyacınız olursa olsun, ne derecede muhtaç olursanız olun, asla harama tenezzül etmeyiniz.” Gerçekten de helal rızıkta bereket, haksız elde edilen malda da noksanlık, bereketsizlik ve huzursuzluk sebebi vardır.
Toplumumuzun hali hepimizin malumudur. Gasp, hırsızlık, tefecilik, faiz, dolandırıcılık, başkasının malına göz dikme, naylon fatura, teknolojik ve bilişim aracılığıyla dolandırıcılık… Maalesef değerlerimizin ve toplumumuzun altına dinamit gibidirler. Bir toplumun çöküşü maalesef haksızlıkların çoğalması, haramların işlenmesi ve adaletin yok olması ile başlar. Bu konuda çok ağır müeyyideler uygulansa bile mutlaka manevi rehberliğin, eğitimin her kademesinde verilmesi gerekmektedir. Şu kesinlik kazanmıştır ki, manevi eğitimin olmadığı yerde ağır müeyyideler sonuçsuz kalır. Sadece hırsızlık konusunda yazılı ve görsel medyada bolca hikâyelere denk gelmişizdir.
Diyanet işleri başkanlığı, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları hatta yükseköğretim kurumları helal lokma ile ilgili mutlaka çok ciddi çalışmalar içerisine girmeli, toplumun tüm kademelerini seminerler, paneller, etkinlik ve etkin programlar ile bilgilendirmelidir. Hatta TRT ve diğer televizyonlar toplum yararına helal ve haram konularını ciddi anlamda işlemelidirler. Aksi halde kaos ve karmaşıklık, toplumumuzu telafisi olmayan sonuçlara götürür.
Temiz bir neslin, sağlıklı bir toplumun, huzurlu bir geleceğin inşası helal lokmada olduğunu asla unutmayalım. Ne kadar muhtaç olursak olalım, harama tenezzül etmeyelim…
Helallerin egemen olduğu bir toplum olabilme temennilerimle, Allah’a emanetsiniz…