“Ben yahudi devleti istiyorum. israilin egemenliği denizden başlayıp nehirde biter."
Bu sözlerin sahibi siyonist rejimin sözde maliye bakanı Bezalel Smotrich…
Nehirden ötesini de isteyecek misiniz? Sorusunu da cevap veriyor Smotrich…
"Evet, yavaş yavaş… Kudüs’ün Şam’a kadar uzanacağı yazılmıştır. Kudüs’ten Şam’a kadar…"
Ve sonra devam ediyor Smotrich…
"Ürdün’ü, Suudi Arabistan’ı, Mısır’ı, Irak’ı, Suriye’yi ve Lübnan’ı kapsayan bir yahudi devleti istediğimizi çok açık söylüyorum."
E tabi buralara kadar gelen Anadolu’yu da almak ister. Kaldı ki, muharref kitaplarına göre çizdikleri haritanın kapsamı içinde Anadolu toprakları da var. Ve tabi binlerce yıldır Kürtlerin yaşadığı coğrafya da... Ya da Yunanların dediği gibi Mezopotamya…
"Mezopotamya", Yunanca’da orta anlamındaki -mesos- ve nehir anlamındaki -potamos- kelimelerinin birleştirilmesiyle meydana gelir ve tam olarak "iki nehir arasındaki ülke" anlamı taşır. Bahsi geçen iki nehir Dicle ve Fırat’tır.
Tabi, siyonist yahudiler sadece Dicle ile Fırat’ın arasını değil, ta Nil’e kadar uzanan toprakları arzuluyor.
Evet, çok açık konuşuyorlar. Hem de ilan yapar gibi. Ve artık gizlemeye gerek duymuyorlar.
Hem ne den gizlesinler ki?
Korkacakları kimler var ki?
Bir yıldır Gazze’de işledikleri soykırıma karşı tüm dünya devletlerini susturan siyonizmin babasız çocukları, açık konuşmayıp da ne yapacak.
57 İslam ülkesinin, tarihin en büyük barbarlıklarından birine sessiz kalması elbette onları daha da pervasız ve cüretkâr kıldı.
2 milyarı aşkın Müslümanın, Gazze’de kardeşlerinin vahşice katledilmelerine sessiz kalması onları da azgın bir topluluk haline getirdi.
Siyonistlerin yanı başındaki Mısır, bir diğer yanındaki Ürdün, duymuyor mu sanıyorsunuz söylenenleri...
Suudi’nin İngiltere’de büyümüş, Londra’da mastır yapmış veliahtları görmüyor mu sanıyorsunuz olup biteni...
Elbette görüyorlar! Ama susuyorlar.
Tek gerçek, ortada büyük bir proje olduğu… Ve siyonist lobi kendi gerçeği için tüm dünyaya dizayn ediyor. Küresel güçlerin hegemonyasını kullanan siyonizm, yaptığı planları bir bir uygulamaya çalışıyor.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Biz, bugün Gazze’nin yaşadıklarını yarın yaşamayacağımıza inanıyoruz. Çocuklarımızın katledileceğine, evlerimizin başlarımıza yıkılacağına ihtimal vermiyoruz.