Adıyaman İl Müftülüğü Gençlik Merkezinde Manevi Danışmanlık yapan Eryiğit, ailelerin İslam ve Kur'an merkezli bir hayat sürmelerinin hem dünya hem de ahiret hayatında mutluluk getireceğini ifade etti.
Annelerin hayatın büyük yükünü omuzladığına değinen Eryiğit, "Cenab-ı Allah insanın can, mal, akıl, nesil ve din olmak üzere bu beş şeyi kutsal saymıştır. Bu kutsallar içerisindeki en önemli değerlerden olan neslin devamı bilhassa annenin sorumluğunu bize hatırlatıyor. Allah'u Teala Kur'an-ı Kerim'de anne ve baba hakkında, 'Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse sakın onlara öf bile deme, onları azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle.' buyuruyor. Bu Ayeti Kerime'de bizlere anne ve babanın değeri ve onlara nasıl davranmamız gerektiğinin haritası çiziliyor. Bir çocuğun anne ve babasına kaşı vazifeleri vardır." dedi.
"Anne ve babamıza itaat etmeli ve saygı göstermeliyiz"
Yabancı insanlara nasıl saygılı davranıyorsak anne ve babalara da en azından aynı ölçülerde saygılı olmamız gerektiğinin altını çizen Eryiğit, özellikle annelere karşı kırıcı olunmaması gerektiğini belirtti.
"En fazla iyi davranmayı hak edenlerin başında anne ve babamız geliyor." diyen Eryiğit şöyle devam etti:
"Ayeti Kerime'de 'Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse sakın onlara öf' bile deme, onları azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve güzel söz söyle.' buyuruyor. Rabbimiz bize anne ve babamıza dua etmeyi öğretiyor. Anne ve babamızın maddi ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Anne ve babalarımızın rızasını almalıyız. Hadis-i Şerif'te 'Anne ve babanın rızası Allah'ın rızasıdır. Anne ve babanın gazabı Allah'ın gazabıdır.' Anne ve babamız yaptığımız işten razı değilse o işten bir hayır görmüyoruz. Burada dikkat etmemiz gereken husus anne ve babamız bizlere İslam'a aykırı davranmamızı istelerse onları dinlemeyeceğiz. Ama yine güzel bir yolla onların gönüllerini kırmadan güzel bir yolla ikna etmeye çalışacağız. Onların kalbi kırıldığı zaman belki onlar ses etmezler ama Rabbimiz onların kalbinin kırıldığını bilir. Bundan dolayı annemize kaşı görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Anne ve babamız öldükten sona da onlara karşı vazifemiz bitmiyor. Onları hayırla yad etmeliyiz. anne ve babamıza hayır ve hasenat yapmak, varsa onların dostlarını ziyaret etmek gibi. Hadis-i şerif göre arkasında hayırlı evlat bırakan kimsenin amel defteri kapanmıyor. "
"Çocukların ismi güzel olmalı ve güzel şeyler çağrıştırmalıdır"
"Çocukların da anne ve baba üzerinde hakları vardır." diyerek önemli bir konuya temas eden Eryiğit, "Evlatlarımıza helal lokma yedirmeliyiz. Bir gün Peygamber Efendimize bir sahabi efendimiz geliyor 'Ya Resullullah ben çocuğuma kaç yaşında eğitim vereyim? diye soruyor. Peygamber Efendimiz çocuğun dokuz aylık olduğunu öğrenince 'Geç kaldın.' diyor. Çocuk henüz anne karnındayken helal lokma ile beslemek gerekir. Bir alimin hayatından bu konuda örnek verilir. Alimi çocuğu su kırbalarını delince, alim hayatının neresinde yanlış yaptığını araştırır. Ve eşinin çocuğa gebe iken komşunun evinde izinsiz bir portakalın suyunu içtiğini söylüyor. Bunun üzerine komşudan helallik isteyince çocuk o yanlışı bırakıyor. Çocukların bizim üzerimizdeki haklarındandır helal lokma yedirmek. Çocuklarımız yanlış yollara girdiği zaman kendimizi biraz sorgulamalıyız. Anne çocuğunu iki yıl emzirmelidir. Anne çocuğunu güzel terbiye etmeli, İslam'a göre yetiştirme gayretinde olmalıdır. Çocuklara güzel isim de verilmelidir. İslam'da yeri olmayan ve herhangi bir mana taşımayan isimleri çocuklarımıza vermemeliyiz. Çocuklara verilen isimler kişilik karakterini de etkiler. Çocukların ismi güzel olmalı ve güzel şeyler çağrıştırmalıdır." şeklinde konuştu.
"Çocuklarımıza dinini öğretmeliyiz"
Bir annenin çocuğuna manevi değerleri öğretmesi gerektiğine vurgu yapan Eryiğit, "Manevi değerlerine bağlı nesiller yetiştirmek de bir annenin görevleri arasındadır. Çocuklarımızı güzel işler yapmaları için ödüllendirmeliyiz. Çocuklarımızın eğitimini bir anne olarak en güzel şekilde tamamlamasını sağlayacağız. Çocuklarımıza zaman ayırmalıyız. Televizyon, internet, ev temizliği gibi zaman alan şeylerle uğraştığımız kadar çocuklarımızla on dakika ve ya yirmi dakika tam kaliteli bir zaman geçiremiyoruz. Çocuklardaki gerileme veya gelişmenin anne ve babadan kaynaklandığını fark ediyorduk 4-6 yaş kurslarında. Çocuk o gün mutlu ve dersini anlıyorsa evden güzel bir hava ile gelmiştir. Ama çocuk derse adapte olamıyorsa evde bir şeyler olduğunu anlıyorduk. Onun için anneler dışarıya zaman ayırdığı gibi çocuklarına zaman ayırmalıdır. Çocuklara sevgi göstermelidir. Sevgi gösterdiğimiz çocuk hayata daha güvenle, mutlu bakar, kendini bulur. Çocuğa sevgi verilmiyorsa o çocukta bir hayat belirtisi beklememiz çok zor. Çocuğa seni seviyoruz diyebileceğiz. Çocuğu azarlamamalıyız. Büyüme aşamasındaki çocuklar bu sorunu sürekli yaşayacaktır. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır. Peygamber Efendimizin yanında büyüyen Hazreti Enes hiçbir zaman Peygamber Efendimizden azar işitmediğini söyledi. Bu konuda bize en güzel örnek Hazreti Peygamberdir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)