EKİM

Hazanın ertesinde ekilir kara topraklar. Hayat ekilir, ebediyet ekilir mazlum coğrafyalarımızda. Şehitler düşer bereketli topraklara. Dağlara haber verin izzettin ölmedi, dirildi yine. Hamas’ın gül bahçeleri bahar oluveriyor, hayat oluveriyor çaresiz ümmete…

Abone Ol

   Eylül’ün hazanında uyandık baharların muştusuyla. Ekim’de kenetlendik şehadet kanlarıyla. Diyarbekir’e müjde verin şehitler yürüyor mübarek sokaklarında. Hüseyinlerin ektiği tohumlar meyveye durdu, Yasin, Turan, Hasan, Riyad nice Hüseyin’le…

   Gazze’de vahşi terör örgütü İsrail oğullarına karşı mücahit kardeşlerimizin topyekûn savunma mücadelesi müjdelerle devam ediyor. Gazze, vahşi Siyonistler için koca bir bataklığa dönüşüverdi hamdolsun. Geçen Ekim ayında başlayan bu savunma savaşı bir milattır. Bir yıl geçtiği halde aziz mücahitlerin azminden, dirayetinden zerre miktar eksilme olmadı. Tam tersine düşman büyük kayıplar vermeye devam ediyor. Yıkılan, kaybolan psikolojik üstünlüğünü tekrar elde etmek için vahşi Siyonistler, Ortadoğu’daki diğer ülkelere de saldırmaya başladılar. Eceli gelen yarı ölü bu insan canavarı yıkılma ve yeryüzünden silinme dönemine girmiştir. Tüm parametre ve veriler bu gerçeği göstermekte. Savaş konusunda uzaman olan toplum mühendisleri İsrail sözde devletinin ömrünün az kaldığını belirtmektedirler. ABD bile bunun farkında olacak ki İsrail terör devletini kollamaya ve yönlendirmeye çalışmaktadır…

   Gelelim coğrafyamızın Siyonist uşaklarına… 6- 8 Ekim 2014 tarihinde ne idüğü belirsiz seyyar IŞİD örgütünün Kobani’yi kuşatmasına karşılık, gizli bir el Türkiye’deki tüm İslami camiaları hedef göstererek saldırı emrini verdi. Bu saldırıların baş aktörü ise sözde Kürtlerin hakkını savunma parolasıyla örgütlenen malum örgüt uzantılarıydı. IŞİD, HÜDAPAR’ı bile hedefine koyup bölgedeki İslami camialara parmak sallarken, İsrail uşakları maalesef bölgede birçok İslami şahsiyetin şehadetine sebep oldular. Kurban bayramına denk gelen o günlerde, bir avuç güzide mümin ve muvahhit, Kobani mültecilerinin bile içinde bulunduğu mazlumlara kurban eti dağıtmak üzere Diyarbakır sokaklarına çıktılar. Karanlık odakların gösterileri vardı o gün. Bu güzide topluluğa, bir avuç mümine denk gelince, vahşi sırtlan ve sokak köpekleri gibi peşlerine düştüler. Bir binaya sığındı savunmasız azizler. İsrail uşakları ve vahşi caniler onları binada yakaladılar. Ve maalesef eve girip gencecik Yasin’i, civan Hüseyin’i, fedakâr Hasan’ı ve şehadet aşığı Riyad’ı kurşunladılar sonra binadan attılar, üzerlerinden araba ile geçtiler ve tanınmayacak derecede mübarek bedenlerini ateşe verdiler. Rabbülalemin şehit kardeşlerimizi cennetlerinde ağırlasın… Şimdi siz söyleyin bu vahşete ne denilir?… Bu Siyonizm uşaklığı değil de nedir?

   Aziz okuyucu, bunları niye tekrar gündeme getiriyoruz? İsrail canavarının yayılmacı politikasının devam ettiği bu günlerde, İsrail uşaklarını da tanımak zorundayız. Yani İsrail o kadar da uzağımızda değil. Bu canavarlara karşı uyanık olup çocuk ve gençlerimizi onlara kaptırmayalım. Ki bir daha coğrafyamızda böylesine vahşi katliamlara Müslüman halkımızı kurban vermeyelim.

   Halen devam eden İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Ortadoğu halklarına başsağlığı ve rahmet dilerken, Siyonist yapılara ve destekçilerine ise lanet ediyoruz.

   Rabbimiz bize şuur ihsan eylesin, zalimleri ise perişan eylesin…