Bu iki kavram, özellikle teknoloji çağını yaşadığımız bu zamanda birbirini
olumlu veya olumsuz olarak etkilediği için gündemi sürekli meşgul etmektedir.
Teknoloji ile ilgili olarak sürekli dile getirdiğimiz bir husus vardır; “teknolojinin
hem faydaları hem de zararları vardır.” Evet, bu doğru ve yerinde bir
tespittir. Sizce biz daha çok teknolojinin hangi yönüyle meşgul oluyoruz?
Bu soruya cevap vermek ve içinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim olduğunu
anlamak için şu iki soruya beraber cevap verelim;
1-Eğitilmek üzere çocuklarımızı gönderdiğimiz okullarımızda özellikle akıllı
telefon denilen teknolojik cihazın kullanımına gereken düzeyde dikkat ediliyor
mu?
Bu soruya cevap vermek için çok da düşünmeye gerek yok. Çünkü okula giden hemen
hemen her gencin elinde akıllı telefon bulunmaktadır. Denilebilir ki akıllı
telefon bulundurmalarında bir sıkıntı yok ki! Evet, ellerinde bulundurmalarında
bir sıkıntı yok zaten, bizim yakındığımız husus nasıl kullandıklarıyla
alakalıdır. Öğrenci, ders esnasında öğretmeni dinlemesi gerekirken daha çok
telefonu ile meşgul oluyor. Dolaysıyla, öğrenci dersten bir şey anlamadan
çıkıyor. Bu konuda her ne kadar okullarda akıllı telefonun yasak olduğu
söylense de uygulamalar caydırıcı olmadığı için bu olumsuz durum her geçen gün
artıyor. Kısacası gençlerimiz akıllı telefonların aklına uyarak eğitimlerinden
geri kalıyorlar. Bunun önüne geçmek için ciddi adımların atılması gerektiği
kanaatindeyim.
Bu husus ile ilgili olarak özellikle Van il milli eğitim müdürlüğü faydalı ve
caydırıcı çözümlerle sahaya inmelidir diye düşünüyorum. Konferanslar,
seminerler verilebilir. Veya okullarda, öğrencileri bu hususta ikna edebilecek
uzman kişilerin seminer vermesi için ortam oluşturulabilir.
2-Aile içerisinde çocukların akıllı telefon kullanımına ne düzeyde dikkat
ediliyor?
Akıllı telefonların kullanımı özellikle toplumun temel taşı olan aile kurumunun
verimsizleşmesine ve aile içi diyalogların azalmasına sebep oluyor. Aynı
zamanda telefonun kontrolsüz kullanımı, aile içerisinde okul okuyan çocukların
ve gençlerin eğitimlerine gereken önemi vermelerine engel olduğu da toplum
tarafından bilinen gerçektir. Yarmazlık yapan çocuk eline telefon verilerek
durdurulmaya çalışılıyor ki bu durum da söz konusu çocukların telefon bağımlısı
olmalarına sebep oluyor. Yani, anlayacağınız evde telefon olmazsa çocuk
susturulamıyor ve dolayısıyla ev ortamı çekilmez hale geliyor. Bu konu ile
alakalı bir anekdot paylaşmak istiyorum;
Bir anne çocuğuna şöyle bir soru yöneltiyor;
-oğlum, sence babanı mı yoksa televizyonu mu evden çıkartalım?
Çocuk;
-babam da televizyonda evde kalsın.
Anne;
-olmaz ikisi arasında bir tercih yapman lazım.
Çocuk;
-o zaman babam gitsin televizyon kalsın. Diye cevap vermiş
Normal şartlarda erkek bir çocuğun ilk örnek aldığı kişi babasıdır. Ama
görüldüğü üzere çocuk, televizyonu babasına tercih ediyor. Çocuğun televizyonu
babasına tercih etmesi çocuğun kabahati değildir. Çünkü kim çocukla daha çok
zaman geçirmiş ise çocuk da doğal olarak onu tercih etmiştir. Yani suç çocuğun
değil babanındır. Eğitimin verildiği kurumların ilki ve en önemlisi aile
kurumudur. Ardından okullarda verilen eğitim gelmektedir. Geleceğimizin
mimarları olan çocuklarımız ve gençlerimiz, söz konusu iki kurumda da
eğitimleri ile meşgul olmaları gerekirken telefonu ölçüsüz kullanma tehlikesi
ile karşı karşıyadır. Bu sorun basite alınacak bir sorun değildir önü alınmaz
ise çocuklarımızın maddi ve manevi eğitimi akıllı telefonlara kurban gidecek,
gidiyor.
Aklımızı başımıza alalım telefonun aklına uymayalım. Aklımız cebimizde değil
başımızda kalsın…
Allah’a emanet olun…