Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Kabine toplantısı, 9 yıl aranın ardından Beştepe'de değil Çankaya Köşkü'nde toplandı.

Kritik toplantıda ekonomi, politika, diplomasiye ilişkin önemli konu başlıkları ele alındı.

Toplantının ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta DEM'li belediyelere atanan kayyumlarla ilgili olarak, "Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin, siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Türkiye'nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi terör destekli siyasete de yer yok." açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Türkiye Kandil'deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır. Bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla. Terör belasını kırk yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız üzerine basa basa ifade ediyorum. Bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlerle yeniden çizilmeye çalışırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas, eski hava devam etmeyeceğiz.

Küresel sistem, soğuk savaştan beri en büyük değişimini yaşarken bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek altına alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız.

Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır siyasi partiler için kapatma bu siyaseti yapanlar için cezayı takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir.

Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor. Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda iki haftadır ortalığı ayağa kaldıranlar maalesef Kandil'den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir. Seçilmiş başkanlar değil örgütün atadığı neydi belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceği izahtan varestedir.

Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin veremez. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Ölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı belediye araç gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez. Hiç kimse kayıtsız kalamaz. Bunu tasvip edemez. Aziz milletim görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur.

Esenyurt Başkanı'nın kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi, bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin. polisimize, jandarmamıza atılan taşlar bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin, bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır. İki özelliktir. Teröre teslim olmak, kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmaktır. Meselenin daha vahim tarafı ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa sola savrulmasıdır.

Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara'da vatan millet, bayrak, cumhuriyet edebiyatı yapıyor aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye'yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor. Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabi, muhalefet var. Bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır. Yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz. Tekrar söylüyorum.Hangi siyasi partiye mesup olursa olsun milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz. Teröre, teröristlere ve Kandil'in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta destek vermektedir. Ana milletin ama milletin emanetinin ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın Kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık.Yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz.

Aziz milletim grup toplantımızdan hemen sonra bu sene Dokuzuncusu düzenlenen uluslararası hafızlık ve Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışmasında dereceye giren kardeşlerimize ödüllerini takdim ettik. Yarışmaya katılan elli dört ülkeden doksan dört hafız ve Kari'nin tamamını tebrik ediyor. yarışmanın tertiplenmesinde emeği geçenleri ayrıca tebrik ediyorum.

Senegal Cumhurbaşkanı'nın ülkemize gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret oldukça başarılı ve verimli geçti. Senegal ile Türkiye arasında yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Ortak bildiri dahil imzalanan 5 anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşıdık.

Kasım ayının ilk günü İstanbul'da kabul ettiğimiz Irak Başbakanı Sayın Sudani ile olan istişarelerimizde aynı şekilde kritik öneme sahipti. Komşumuz, kardeşimiz, yakın dostumuz olan Irak'la dayanışmamız terörle mücadele, enerji ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor. Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak'ı bundan sonra da tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari işbirliği platformu olan İSEDAK'ın 40. Bakanlar toplantısına İstanbul'umuzda ev sahipliği yaptık.Türkiye olarak İSEDAK'tan özellikle İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik iş birliğimizi ilerletmenin çabasındayız. Hedeflerimize ulaşana kadar da gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz.

Dışişleri'nden Halep açıklaması Dışişleri'nden Halep açıklaması

Maceristan'ın başkenti Budapest'e geçerek Avrupa siyasi topluluğunun 5. zirvesine iştirak ettik. Budapeşte'de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka'nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan'da devam eden katliama dikkat çektik.Avrupalı dostlarımızın Güncel siyasi gelişmelerinde baskısıyla Türkiye ile ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördüm. Biz de kazan kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleri ile iş birliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum.

Kaynak: İLKHA