Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu'nun kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Assoumani Azali ve diğer katılımcıları en kalbi duygularıyla selamladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu vesilesiyle katılımcıları medeniyetlerin beşiği, tarih ve kültür şehri İstanbul'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
Toplantının hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti.
"Türk milleti olarak Afrika halkları ile kökleri 10. yüzyıla uzanan güçlü bağlarımız bulunuyor. Kıtanın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar, aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazılarıdır. Ortak tarihimizin izlerine Sudan'dan Libya'ya, Harar'dan Timbuktu'ya kadar kıtanın her köşesinde rastlıyoruz. Nice Afrika kökenli Osmanlı vatandaşının, cihan harbinde vatan müdafaasına katılarak atalarımızla omuz omuza çarpıştığını biliyoruz. İşgalcilere karşı verdiğimiz istiklal harbimizin, özgürlük mücadelelerinde Afrika halklarına cesaret ve ilham aşıladığı bir başka tarihi hakikattir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ülkeleri ile köklü geçmişlerine rağmen ilişkilerinde bir dönem adeta fetret devri yaşandığını aktararak, "Şüphesiz bunda ülkemiz ve kıtanın içinde bulunduğu şartlar etkili oldu. Uzun yıllar süren savaşlardan yorgun düşen ülkemiz, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında daha çok iç meseleleriyle uğraştı, yaralarını sarmaya çalıştı. Ancak bu dönemde dahi Türkiye, Afrika'ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini, dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde destekledik. Bir şekilde Afrika halklarıyla irtibatlarımızı korumaya gayret ettik." ifadelerini kullandı.
İktidara geldikleri 2002 yılında, ilişkilerin yeterince gelişmediği bölgelere öncelik verdiklerini vurgulayan Erdoğan, bunlardan birinin de Afrika olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kıta ülkelerinin çoğuyla olan münasebetlerimizin seviyesi ne bize ne de Afrikalı dostlarımıza yakışmıyordu. İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisini uygulamaya koyduk. Ardından 2005 senesini ülkemizde 'Afrika Yılı' ilan ederek, kıtayla ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Afrikalı kardeşlerimizle yeniden kucaklaşırken işbirliğimizi eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde ilerletmeye çalıştık. Kıtaya yönelik kibirli bakış açılarını elimizin tersiyle ittik. Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya, duygudaşlık geliştirmeye, birbirimizi daha çok anlamaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak hiçbir ayrım yapmadan Afrika halklarını bağrımıza bastık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika açılımıyla ivme kazanan işbirliklerini 2008 yılında Afrika Birliğinin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduklarını kaydederek, "Düzenlediğimiz 3 Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi ile ülkemizin ciddiyetini, kıta ile işbirliğine atfettiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'nın, Türk milletinin kalbinde olduğu kadar ülkenin dış politikasında da özel bir yer tuttuğunu belirtti.
Afrika'nın kendisinin gözündeki ve gönlündeki yerin müstesna olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde kıtaya 50'den fazla ziyaret gerçekleştirdim. Her ziyaretimde Afrika'nın zengin kültürünü, insanlarının samimiyetini, yokluk ve yoksulluk içinde olsalar bile Afrikalı kardeşlerimizin metanetini, gülen yüzlerinde çiçekler açan Afrikalı çocukların yaşama sevincini yakından görme imkanı buldum. Afrikalı muhataplarımın söylediği şu sözün ne kadar doğru olduğunu ben de bizzat tecrübe ettim. Evet, bir kez Afrika'ya giden her zaman gitmek istermiş. Biz de ne Afrika'dan ne Afrikalı kardeşlerimizden ne de kıtanın büyüleyici atmosferinden asla kopmadık, kopamadık. Aynı şekilde kıtanın dört bir yanından dost devlet ve hükümet başkanlarını ülkemizde ağırlamanın bahtiyarlığını yaşadık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'daki büyükelçilik sayısını 44'e çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Ankara'da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31'e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48'i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32'ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime Afrika'yla her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde Afrika kıtası serbest ticaret alanının ticaret ve yatırımlar bakımından önemli fırsatlar doğuracağını değerlendiriyoruz."
Ortak başarıyı göstermesi açısından bazı rakamları paylaşmak istediğini kaydeden Erdoğan, "Kıtayla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla 41 milyar dolara yaklaştı. Afrika'daki doğrudan yatırımlarımızın toplam değeri 10 milyar doları aştı. Firmalarımız, enerjiden inşaata, tarımdan beyaz eşya ve gıdaya kadar farklı alanlarda iş yaparak Afrika'nın alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesinde çok önemli vazifeler üstleniyor. Şirketlerimiz, iş gücü ihtiyaçlarının büyük bölümünü yerelden karşılayarak Afrika ülkelerinde istihdama ve üretime katkı sağlıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Türk müteahhitlerin üstlendiği projelerin toplam değeri 85,5 milyar doları geçti''
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 100 bini aşan Afrikalı işçinin Türk yatırımcılar sayesinde istihdam imkanına kavuşmasının kendileri için gurur kaynağı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Türk müteahhitlerinin kıta genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri 85,5 milyar doları geçti. Ziyaretlerimizde, Türk şirketlerinin Afrikalı ortaklarıyla beraber inşa ettikleri yollara, stadyumlara, havalimanlarına, fabrikalara rastlıyoruz. Muhataplarımız, şirketlerimizde çalışmaktan duydukları mutluluğu her fırsatta dile getiriyor. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, şirketlerimizin kıtada böyle anılmasını memnuniyetle karşılıyorum. Kıtada 41 ülke ve 62 noktaya uçan Türk Hava Yollarımız, Afrikalı kardeşlerimizi diğer coğrafyalara bağlıyor. Ayrıca tarım, ulaşım, imalat ve enerji sektörleri de kıtanın gelişmesi için kilit öneme sahip alanlar olarak yatırımcılarımızın ilgisini çekiyor."
Savunma sanayinin, Türkiye'nin son yıllarda en büyük atılım yaptığı sektörler arasında olduğunu ifade eden Erdoğan, "İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk 3 ülkesinden biriyiz. Akıncı'yla yakaladığımız ivmeyi, Kızılelma ile bir üst lige taşıyoruz. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen 10 ülke arasındayız. Barış ve güvenliğin, kalkınmanın temel şartı olduğu şiarıyla bu alandaki tecrübemizi Afrikalı kardeşlerimizle de paylaşmaya hazırız." diye konuştu.
Erdoğan, Afrika coğrafyasının başarısını kendi başarıları olarak addettiklerinin altını çizerek, "Afrika Birliğinin G20 üyeliğine en başından beri tam destek verdik. Bu çerçevede Yeni Delhi'de yapılan son G20 zirvesinde Afrika Birliğinin üye olmasını memnuniyetle karşıladık. Aziz kardeşim, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumanı Azali'yi dönem başkanlığında gerçekleşen bu değerli üyelik için tebrik ediyorum. Afrika kıtasının küresel sistemde hak ettiği yeri alması için bundan sonra da gereken her türlü katkıyı sağlayacağımızın bilinmesini istiyorum." dedi.
"Karadeniz Girişimi'yle gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik"
Küresel ve bölgesel ölçekte maalesef üzücü gelişmelere şahit olduklarını dile getiren Erdoğan, "Afrikalı bazı liderlerin Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın barışçıl yöntemlerle sona erdirilmesi yönünde başlattığı girişime önem veriyorum. Biz de savaşın ilk gününden beri barış için çalıştık, çalışıyoruz. Karadeniz Girişimi'yle gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçtik. Girişimin uygulanma döneminde 33 milyon ton tahılın boğazlarımızdan güvenle taşınmasını temin ettik. Ancak tüm samimi çabalarımıza rağmen Afrikalı kardeşlerimizin tahıldan arzu ettiğimiz miktarda faydalanamadığını biliyoruz. Bu konudaki rahatsızlığımızı çeşitli vesilelerle muhataplarımıza ilettik." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski kolonyal alışkanlıkların burada da devreye girdiğini belirterek, "Afrikalı kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar Batılı zengin ülkeler tarafından yeterince dikkate alınmadı. Tahılın Afrika ülkelerine daha adil ve daha etkin dağıtımına bilhassa önem veriyoruz. Karadeniz Girişimi'nin uzatılmamasıyla, bazı Afrika ülkelerinin endişelerinin arttığının farkındayız. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin'le temaslarımızda bu kaygıların giderilmesi için neler yapabileceğimizi değerlendirdik, değerlendiriyoruz. İlk etapta bir milyon ton tahılın kıtaya ulaştırılması için görüşmelerimiz sürüyor. İnşallah bu gayretlerimizden müspet netice alacağımıza inanıyorum." diye konuştu.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın olumsuz etkileri yaşanırken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiselerin herkesi derinden sarstığını belirten Erdoğan, gerginliğin daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeli olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum. Gazze'deki insani durumu kötüleştiren ablukanın, bölgeyi provokasyonlara açık, hassas bir duruma getirdiği malumdur. 360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze halkının toptan cezalandırılması sadece sorunu büyütecek, daha fazla acıya, daha fazla gerilime, daha fazla gözyaşına sebep olacaktır." ifadelerini kullandı.
İsrail yönetiminin Refah kapısından insani yardım geçişlerine izin vermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "El Ariş Havalimanı'na içinde ilaç, dayanıklı gıda, konserve, çocuk bezi, su, tıbbi malzemelerin de bulunduğu bir insani yardım uçağımızı bu sabah gönderdik. Çatışmalar başladığından beri bölgeye intikal eden ilk yardım kargosunu götüren uçağımız, bugün saat 12 itibarıyla havalimanına indi." bilgisini verdi.
"Bunların böyle bir derdi yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AFAD'ın yeni yardım malzemelerinin bölgeye sevkiyle ilgili hazırlıklarını sürdürdüğünü ifade ederek, "Biz bunu yaparken, Birleşik Arap Emirlikleri aynı şekilde bunu yaparken, Katar bu tür yardımları yaparken, aynı şekilde Suudi Arabistan bunları yaparken ama bir de bakıyoruz ki Amerika buraya uçak gemisi göndermeyi konuşuyor, İngiltere uçak gemisi göndermeyi konuşuyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde acaba bunlar var mı?" diye sordu.
Gazze'de yaşananlara işaret eden Erdoğan, "Şu anda Gazze'de yer ile yeksan edilen, kadın, çocuk, anne ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz dertleniyoruz. Eğer İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne zerre kadar saygınız varsa, o zaman kusura bakmasınlar herkes, 'Acaba biz buraya ne gibi bir yardımda bulunabiliriz.', bunu konuşmaları lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Şimdi kardeş Mısır makamlarıyla yakın işbirliği içinde inşallah Gazze'ye insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır." ifadelerini kullandı.
Tüm tarafları aklıselimle hareket ederek önce ateşkesi sonrasında ise kalıcı barışı görüşmeye davet eden Erdoğan, "Gerek şahsım, gerek Dışişleri Bakanım ki şu anda yolda, Mısır'a gidiyor, gerekse MİT Başkanım, rehinelerin salıverilmesi başta olmak üzere krize çıkış yolu bulmak için temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ancak kimi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine ateşe benzin döken provokatif tavırları hem bizim çabalarımızı sekteye uğratmakta hem de krizi derinleştirmektedir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle bir konuyu ifade etmek istediğini dile getirerek, "O da şudur. Gazze şu an itibarıyla mazlumdur, mağdurdur ama İsrail'in böyle bir mazlum durumu söz konusu değil." ifadesini kullandı.
NATO'da beraber oldukları Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye uçak gemilerini göndermesinin barışa, sükunete, diyaloğa, diplomasiye ve taraflar arasında tansiyonun düşürülmesine hiçbir katkı sağlamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi çok daha önemlisi Amerika'nın Dışişleri Bakanı, benim Dışişleri Bakanımla görüşme yapıyor. 'İsrail'e, Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi sıfatıyla yaklaşıyorum.' diyor. Bu nasıl bir politikacı? Bu nasıl bir yaklaşım? Bunu söylediğin zaman sana karşındakiler de şunu söylerse, 'Ben de bölgeye bir Müslüman sıfatıyla yaklaşıyorum.' derse ne diyeceksin? Bak biz 'Yahudi, öbür tarafta Türk, öbür tarafta şu, bu.' demiyoruz. Ya karşındakine insan sıfatıyla yaklaşacaksın. Ya o çocukların halini görmüyor musun? O şehit edilen yavruların halini görmüyor musun? Annelerinin, babalarının ne hale geldiğini görmüyor musun? Ne diyor? Düşünün, 'Ben seninle Dışişleri Bakanı sıfatıyla değil bir Yahudi olarak konuşuyorum.' diyor. Biz bugüne kadar hiç böyle yaklaşmadık. Ülkemdeki İsrail Büyükelçiliklerini şu anda her türlü korumanın altına aldık. Çünkü bu tür dönemlerde her şey olabilir. Biz ülkemizdeki büyükelçilikleri hep 'Bizim güvencemiz altında olması gerekir.' diyerek güvence altında tuttuk."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ABD'ye SİHA tepkisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden'ın Suriye'ye ilişkin açıklamalarına değinerek, şöyle devam etti:
"Amerika Başkanı'nın dün Suriye konusunda yaptığı açıklamadaki yaklaşımı, biz de kendilerinin bölgedeki faaliyetleri için ifade ediyoruz. Yani Amerika'nın, PKK'nın Suriye'deki uzantılarıyla bu ülkede yürüttüğü faaliyetler, Türkiye'nin milli güvenliği için olağanüstü bir tehdit mahiyetine sahiptir. Biz Amerika'yla NATO'da beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki bizim SİHA'mızı Amerika düşürdü mü? Düşürdü. Biz seninle NATO'da nasıl beraberiz ya? Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Aramızda güvenlik sorunu var. Söz konusu açıklama, müttefiklik ve stratejik ortaklık ruhuyla bağdaşmadığı gibi Suriye'yi bölmeye çalışan terör örgütlerine de cesaret vermektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini, terör örgütünün arkasında kimin olduğuna bakmaksızın kaynağında ortadan kaldırmakta kararlıyız."
Erdoğan, "DEAŞ'la göğüs göğse çarpışan, şehitler verme pahasına bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NATO müttefiki olarak bize karşı oynanan bu tiyatroyu sadece acı bir tebessümle karşılıyoruz. Tiyatro oynayanları kendi senaryolarıyla baş başa bırakıp, kendi milli güvenliğimizin gerektirdiği adımları atmayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
"Sudan'da akan kardeş kanının bir an evvel durmasını temenni ediyoruz"
İsrail-Filistin çatışmasına değinen Erdoğan, son gelişmelerin, 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğini bir kez daha gösterdiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi topraklarında asırlarca baskıya, sömürüye, işgale maruz kalmış Afrikalı dostlarının da 1967 sınırları içinde bir Filistin Devleti'nin hayata geçirilmesi için gerekeni yapacaklarından şüphe duymadığını ifade etti.
Afrika'da olumlu gelişmelerle birlikte üzücü hadiselerin de yaşandığına işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sudan'da akan kardeş kanının bir an evvel durmasını ve krizin suhuletle çözülmesini temenni ediyoruz. Sudan halkının acılarını hafifletmek için insani yardımlarımızı sürdüreceğiz. Sahel bölgesinin ciddi siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik sınamalarıyla yüzleştiği bir gerçektir. Son dönemde sıkıntılı günler yaşayan Nijer'in en kısa zamanda anayasal düzene ve demokratik bir yönetime kavuşmasını ümit ediyoruz. Soruna barışçıl bir çözüm için yürütülen çalışmaların başarıya ulaşmasını diliyoruz. Nijer'e yapılacak herhangi bir askeri müdahalenin, bu ülkeyle birlikte bölgenin tamamını daha derin bir istikrarsızlığa sürükleme riski vardır. Gabon'da huzur ve istikrarın korunmasının önemli olduğunu düşünüyoruz."
"Boko Haram, Eş-Şebab, DEAŞ gibi örgütler hepimizin ortak düşmanıdır"
"Dünya beşten büyüktür." şiarıyla yürüttükleri kutlu mücadeleyi sadece kendileri için değil Afrikalı kardeşleri için de verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son birkaç yılda yaşananların, tüm insanlığın kaderini Güvenlik Konseyi üyesi beş ülkenin insafına bırakmanın yanlışlığını bir kez daha ortaya koyduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Afrika kıtasının Güvenlik Konseyi'nde söz ve karar hakkının olmamasının çok büyük bir adaletsizlik olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Afrika'nın Güvenlik Konseyi'nde hak ettiği şekilde temsil edilebilmesi için güç birliği yapmamız gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak Afrikalı kardeşlerimizin karşılaştığı güvenlik sınamalarını gayet iyi biliyoruz. Boko Haram, Eş-Şebab, DEAŞ gibi örgütler sadece birkaç ülkenin sorunu değil, hepimizin ortak düşmanıdır. Bizim nazarımızda FETÖ ve PKK ile masum Afrikalıların canına kasteden bu terör örgütleri arasında hiçbir fark yoktur. FETÖ'yle mücadelemize destek veren, bu teröristlerin faaliyetlerini yasaklayan, örgütle iltisaklı, sözde eğitim kurumlarını Maarif Vakfımıza devreden veya kapatan tüm dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum."
Bir Afrika atasözünde, "Bugün yaptığımız her şey tarihe kazınır." dendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah biz de bugün yaptığımız işler ve aldığımız kararlarla Türkiye-Afrika ilişkilerinin geleceğine damga vuracağız." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika Birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'na (DEİK) forumun gerçekleşmesi için gösterdikleri işbirlikleri ve katkılarından dolayı teşekkür etti.
Afrika kıtasıyla ticari ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayan firmalara ödülleri verildi
Törene, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı ve Afrika Birliği Dönem Başkanı Assoumani Azali, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Afrika İş Konseyi Başkanı Amany Asfour, İstanbul Valisi Davut Gül, DEİK Başkanı Nail Olpak, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve bazı milletvekilleri katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından Türkiye ile Komorlar Birliği arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalandı. Anlaşmaya, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Komorlar Birliği Posta, Telekomünikasyon ve Dijital Ekonomi Bakanı Kamalidine Souef imza attı.
Daha sonra Erdoğan ile Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Azali, Afrika kıtasını kapsayan projeler geliştiren ve kıtayla ticari ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayan 6 firmanın yöneticilerine ödüllerini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. yılına özel olarak hazırlanan "Karadeniz vapuru rota tablo" adlı eseri Azali'ye hediye etti.
Ticaret Bakanı Bolat ile DEİK Başkanı Olpak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye takdim etti.
Tören, aile fotoğrafı çektirilmesinin ardından sona erdi.