Kudüs biz Müslümanlar için Peygamberler mekânı, kutsal Mescid’in içerisinde
bulunduğu mübarek şehirdir. Peygamberimizin Miraç’a yükseldiği yerdir. Allah’a yönelen Müslümanların ilk kıblesidir.
Hz. Ömer, Nureddin Zengi ve Selahaddin’i Eyyübi’nin bizlere miras olarak
bıraktığı kutsal bir emanettir. Ne yazık ki Kudüs’ün bulunduğu Filistin
toprakları 1948 yılından beri Avrupa destekli, Yahudi çeteleri tarafından
sistematik bir işgale maruz kaldı. Şimdilerde ise Müslümanların elinde Kudüs’ün
doğusu da dâhil, sadece % 15 civarında toprak kalmış durumda. Yani
anlayacağınız, Kudüs ve Mescid-i Aksa siyonist İsrail’in işgali altındadır. Ve
işgal halen sürdürülmektedir. Müslümanların evlerine ve arazilerine mazeretsiz
el konulmaktadır. Zulüm, haksızlık ve zorbalıklara isyan eden kardeşlerimiz de
vahşice katledilmektedir. Evleri başlarına yıkılmaktadır. Kadın, çocuk demeden
binlercesi de zindanlara atılmaktadır.
Mescid-i Aksamıza, Yahudi çeteleri baskınlar düzenleyip, orada ibadet eden
Müslümanları, darbetmekte, bazen de katletmektedirler. Çoğu kez, ibadete bile
kapatmaktadırlar. İlk kıblemizin altını oymuşlar. Neredeyse Mescid-i Aksa
gözlerimizin önünde yıkılacak duruma gelmiş. Bu zulümlere sessiz kalınamaz!
Peki, terör şebekesi İsrail bu haksızlık ve hukuksuzlukları işleme cesaretini
nereden almaktadır?
1-
Halkı Müslüman olan ülkelerin liderleri ve
âlimlerinin ürkekliğinden.
2-
Ümmetin içine düştüğü ihtilaf ve
dağılmışlığından.
3-
Amerika ve diğer emperyalist ülkelerin kendisine
verdiği sınırsız destekten.
Çünkü Emperyalist Amerika’nın seçilen tüm başkanları, ABD’de
bulunan Siyonist güçlü lobilerin desteği ile seçilmektedirler. Seçilen
başkanlar, siyonistlerin bu desteğine karşılık, şükran ve biatlarını sunmak
için de İsrail’e gidip, kipalı pozlar vermektedirler. İşte İsrail’in
Müslümanlara karşı pervasızca işlediği zulüm ve haksızlıklar, genel olarak
yukarıda bahsettiğim nedenlerden kaynaklanmaktadır.
İşgalci terörist İsrail’e karşı, halkı Müslüman olan ülke liderleri ve
âlimlerimiz, cesur bir şekilde öncü rol almalıdırlar. Bu sorumluluk, her kesten
önce onların omuzlarındadır. Onlar, sorumluluklarını sadece Allah’a dayanarak
yerine getirmelidirler. Çünkü Allah’ın gücü her zalime ve her şeye yeter.
Müslüman halklar da vefalıdır. Bu konuda kendi kutsallarına sahip çıkan lider
ve âlimleri asla yalnız bırakmamış ve bırakmayacaklardır. Onlar asla
kaybetmeyecekler. Bu uğurda ölseler şehid olacaklardır. Tüm Ümmetin gönlünde
birer kahraman olarak hep yaşayacaklardır.
Kudüs ümmetin meselesidir. Ümmetin tüm azaları tüm farklılıkları ile bu
meseleye sahip çıkmalıdırlar. Tüm öfke, kin ve silahlarını Ümmetin baş düşmanı
Siyonist israil’e, Kudüs’ün özgürlüğü için yöneltmelidirler. İşte o zaman
aramızdaki vahdet sağlanmış olur. Kudüs’ü kaybettik, vahdetimiz ve birliğimizi
kaybettik. Kudüs’ü kazanırsak, vahdetimizi, birliğimizi tekrar kazanacağız.
İsrail İslam Ümmetinin tüm azalarına düşmandır. Ümmetin azaları arasında, dayanışma ve yardımlaşma başlamalıdır.
Aramızdaki dayanışma ve yardımlaşma başladığı gün, terör şebekesi İsrail için
sonun başlancı demektir. Emperyalist ülkelerin de İslam coğrafyasında istediği
gibi at koşturamaması demektir.
Dünya Müslümanları, Ramazan ayının son Cumasını Dünya Kudüs Günü olarak
kutlamaktadır. Bugün de mübarek Ramazan ayımızın son cumasıdır. Birçok şehrimizin
Meydanlarında, Cami önlerinde ve özellikle de İstanbul’un, Siyonist İsrail
konsolosluğu önünde etkinlikler düzenlenecektir. Kadını, erkeği ile tüm
Müslümanları düzenlenecek etkinliklere katılarak, destek vermeye çağırıyorum.