Diyarbakır
da annelerin evlad nöbeti devam ediyor. Evlatlarına kavuşmak ümidiyle, en temiz
duygularla bu hareketi başlatan ve haklı bir çığlığı dünyaya duyuran bağrı
yanık, ciğeri kavrulan eli öpülesi anneler neredeyse bir ay olacak, bu yüce
nöbetlerini sürdürüyorlar.
Fakat
bazıları anneleri destek amaçlı ziyaret ettiğini söylerken onları kendi
ideolojik fikirlerine ve siyasi propagandalarına alet etmek istiyorlar. Lütfen
izin vermeyin. Annelerin bu haklı ve masum duygu ve direnişini bazılarının
siyasi propagandaları için kullanmalarını masum görmeyin. Bu bölgeye ‘Ne mutlu
Türküm diyene’ sözü ne kazandırdı. Bölge halkını tahrik etmekten kendini öteki
hissetmesinden başka ne işe yaradı. ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’,
‘Ne mutlu Türküm diyene’ sloganları kimi güçlendirdi. Tarihe bakılıp ders
alınması lazım.
Hiçbir
ideoloji hiçbir örgüt durup dururken ortaya çıkmaz. Onu ortaya çıkaran mutlaka
toplumsal şartlar ve koşullar vardır. Türkiye deki mevcut problemlerin nedenini
yine toplumsal şartlar içinde aramak gerekir. Bu toplumsal şartları ortadan
kaldırmak gerekir ki bir daha aynı problemlerle karşılaşılmasın. 80 darbesinin
toplumsal zararlarına değinirken o dönemde yaşanan işkenceleri, insan hakları
ihlallerini hemen hemen her siyasi lider anlatır. O dönemin sonradan birçok
şiddet terörünü beslediğini ve körüklediğini dile getirir. Fakat görünen o ki;
yeteri kadar ders çıkarılmamaktadır.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan geçtiğimiz günlerde ‘ Diyarbakır annelerinin evlat nöbetini
sulandırmayın’ demişti. Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan dediği gibi annelerin
nöbetini sulandırmayın siyasileştirmeyin. Sloganlarınızı gidin partinizin
önünde, evinizin önünde atın. Evlat hasretiyle, çocuklarına kavuşma ümidiyle nöbet
tutan annelerimizi rahat bırakın.
Ve
siz eli öpülesi anneler! Rabbim sizi evlatlarınıza kavuştursun. Daha katil veya
maktul olmadan, bir camekanın arkasından bile olsa tekrar çocuklarınızı görmeyi
size nasip etsin inşallah.