Güncel

6-8 Ekim 2014 olayları, HÜDA PAR neden hedef gösterildi?

Abone Ol

6-8 Ekim olaylarının 9'uncu yıl dönümünde o dönemde yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, yaklaşık 9 gün süren olaylarda kurumlara ve İslami şahsiyetlere yönelik saldırı ve katliamları anlatırken gelinen süreç hakkında bilgi verdi.

Konuşmasının başında kurban eti dağıtırken vahşice katledilen Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş, Cumali Güneş ve Turan Yavaş başta olmak üzere 6-8 Ekim şehitlerini rahmetle yad eden Turgut, dava arkadaşları ve kederli ailelerine başsağlığı diledi.

"Kobani'de kan, gözyaşı, insanların öldürülmesi vardı ve aynısını bizler de gördük"

6-8 Ekim olayları öncesinde Kobani bölgesinde yaşanan gelişmeler ve Türkiye'de yapılan çağrıyla başlayan olayları aktaran Turgut, "DAİŞ, Irak ve Suriye'de egemenlik düşüncesindeyken kendilerine üstten gelen bir emirle Kürtlerin yaşadığı Kobani bölgesine yönlendirildi. Buradaki bir partinin başkanlık divanı toplanarak halkı sokaklara çağırdı. 'Kobani'de ne ise Diyarbakır, Batman, Mardin'de de bu olsun' denildi. Bilindiği üzere Kobani'de kan, gözyaşı, insanların öldürülmesi vardı ve aynısını bizler Diyarbakır, Mardin, Batman, Van, Hakkâri Yüksekova'da gördük." dedi.

Aktarımında, yaşanan olaylarda kolluk kuvvetlerinin tutumuna da yer veren Turgut, "Dolayısıyla bu olaylarda vahşice insanların katledildiğini ve saldırıya uğradığını, bu saldırı ve katliamlar gerçekleştirilirken halkı savunmakla mükellef olan emniyet güçlerinin kendi binalarına sığındıklarını ve halkı korumadıklarını gördük. Bir oyun tertiplendi ve bu oyunda 52 vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlerce insanımız yaralandı; yüzlerce okul, cami, medrese, dernek, STK, İslami düşünceye sahip insanlar ve kurumlar hedef alındı. Kürtler Kemalizm ile İslam'dan uzaklaştırılmamıştı ama bizden görünen yüzle bu saldırıyı yaptılar." ifadelerini kullandı.

"HÜDA PAR halkın maslahatını düşünen son kale olarak görüldüğü için saldırıya uğradı"

HÜDA PAR'a saldırılmasının sebebini de açıklayan Turgut, "Çözüm sürecinde bir çözümsüzlük işletilmiş, bölgedeki tüm kurumlar sürece teslim olmuşken direnen, halkın yanında olan ve maslahatını düşünen HÜDA PAR'dı. Son kale olarak HÜDA PAR görüldüğü için 25 kurumuna saldırıldı. Diyarbakır, Bingöl, Hakkâri Yüksekova'da kardeşlerimiz şehid edildi. Bu saldırılar Diyarbakır'da yoğunluktaydı. Diyarbakır'da toplanan bir partinin almış olduğu kararla haddini bilmez ipsiz ve sapsız gençler, Kurban Bayramı'nı kara bayrama çevirerek katliamı yaptı. Halkı korumakla mükellef olan emniyet güçleri, asayişi o ipsiz ve sapsızlara bıraktı." şeklinde konuştu.

Söz konusu olaylarla ilgili gerçekleşen bir mahkeme süreci olduğunu ve bu mahkeme sürecinden sonra kamuoyu vicdanını rahatlatmak anlamında sembolik bazı kişilerin yakalanarak cezalar verildiğini sözlerine ekleyen Turgut, şunları söyledi:

"Bu olayda 52 insanımız hayatını kaybetti, yüzlerce insan yaralandı. Yüzlerce kuruma, cami, okul, Kur'an kursu ve STK'lara saldırı oldu. Onların ve diğer katledilen vatandaşlarımızın failleri halen bulunmamış. Azmettiricilerden sembolik bazı isimler yargılanıyor. Eğer gerçekten de en üsten en alt makama kadar kim bu cürmü işlenmiş, bu kan kimin üzerine sıçramış ve bu vahşeti işlemişse en üst seviyede cezalandırılmaları gerekir."

"Olaylara duyarsız kalan emniyet teşkilatı ve azmettiricilerle ilgili gereği yapılmalı"

Yargı alanında gelinen süreç hakkında da konuşan Turgut, "Mahkemeye intikal edilen olaylara artık hukuk gözüyle bakmamız gerekir ve hukukun gereğini yapması lazım. Bu anlamda azmettirici olduğu söylenen birkaç kişi yargılanmış ama işin örgüt noktasında azmettiricileri var ve onlarla ilgili bir adım atılıp atılmadığını bilmiyoruz. Emniyet içerisinde ihmalkarlık, duyarsız kalan polis ve emniyet teşkilatı var ve bu basınla da paylaşılmıştı. Bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma açılıp açılmadığını bilmiyoruz. Dolayısıyla bu anlamda halkın vicdanının teskin olması ve kamuoyunun rahatlaması için hem emniyet teşkilatı ile ilgili hem de bu olayda azmettirici olduğu söylenen bütün insanlarla ilgili gereğinin yapılması gerektiği düşüncesindeyiz." dedi. (İLKHA)