Bismillah


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

1,2,3. Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği zaman,

4. İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.

5. Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.

6. O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.

7. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.

8. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

Medine de büyük bir deprem olur. Devrin halifesi Hz. Ömer hemen secdeye kapanıp dua eder sonra başını kaldırıp “Ey yer yoksa sen Ömer’in adaletsizliğinden mi böyle sallanıyorsun? Artık dur dur, sakin ol" der.

6 Şubat'ta; bir büyük felaket olan Kahramanmaraş depremini yaşadık. Yaklaşık on ilde bu depremin yol açtığı tahribatlar oldu.On binlerce insanın ölmesine ve yüz binlercesinin yaralanmasına yol açtı. Birkaç ülkede bu deprem şiddeti şekilde hissedildi. On binlerce bina yıkıldı ve misliyle bina ve hane kullanılmaz hale geldi. Binlerce çocuk ebeveynsiz, binlerce ebeveyn çocuksuz kaldı. Neredeyse Türkiye'de bu depremde bir yakınını veya dost/arkadaşını kaybetmeyen kalmadı.

Teşbihte hata olmasın ama bu felaket kıyamet provası gibiydi.Yaklaşık 2500 yıldır böylesi bir zelzele/deprem olmamış deniliyor. Bu yüzden asrın felaketi olarak nitelendiriliyor. Birazdahauzunsürsebu bölge için tam bir kıyamet olurdu.

Elbette ki depremler olacak. Deprem gibi afetlerin Kâinatın Sahibi olan Allah’ın izni dahilinde olduğunu biz Müslümanlar biliyor ve inanıyoruz.

Şimdi ben buradan ders çıkarması gerekenlere seslenmek istiyorum. Yani Müminlere, dava adamlarına, Müslümanlara önderlik eden ‘Dava Adamı’ liderlere, bu yolda yol gösteren Alimlere, davanın her kademesinde bulunan erkeklere, kadınlara, bu yola yeni başlayan gençlere, bu deprem olunca hemen hareket eden ve yola revan olan yardım kuruluşu yetkili ve gönüllülerine, kısacası “ben İslam davasının bir eriyim diyen erkek ve kadın kardeşlerime seslenmek istiyorum.

Ve diyorum ki; bizler bu toplumun veya İslam ümmetinin sahipleri ve hizmetkarları olmaya aday olmuş ve bu konuda bir şeyler yapmaya çalışanlar olarak, öncelikle Hz. Ömer gibi "bu bizim eksikliklerimizden ötürü olmuştur" anlayışına sahip olup Tevbe etmeliyiz. Yani biz bu topluma yön vermeye ve bu davayı onlara ulaştırmaya çalışanlar olarak, tertemiz olmalı ve bu temiz davayı halka götürmek için gece gündüz durmamalıyız.

Her birimiz kendimizi bu afetten dolayı sorguya çekmeli; hangi günahı hangi hatayı yaptığımızı veya hangi konuda eksiklik gösterdiğimizi,bilerek veya bilmeyerek Tembelliklerimizi,hizmetyolundauydurduğumuzbahanelerihatırlayıpbirkezdahatövbeetmeliyiz.

Bize düşen önce tövbe etmek sonra da namazlarımızda sebat göstermektir. Ardından birbirimizle ve yakınlarımızla helalleşmemiz gerekir. Biz temiz değilsek ve berraklaşmamışsak bu insanlara bir şey götüremeyiz. Bu asrın fitnelerine karşı duramaz ve cahiller gibi hep toplumu suçlayıp kendimiz bir ders alamayız. Bu durumda(Allah korusun) Allah bizi de yok edip kendilerinden razı olacağı yeni bir nesil çıkaracaktır.

Vesselam

ZEYNUL ABİDİN GÜLSEVER