UZUN GECELERİN NURLU SABAHI

Kış geceleri uzun sürmektedir. İslam uleması bu geceleri müspet değerlendirmek ve ihya etmek için çokça tavsiyelerde bulunmuşlardır. Hatta kış gecelerine talim ve terbiye geceleri de diyebiliriz. Çünkü zaman çok. Bu zamanı hem uykuya hem okumaya ve hem de ibadete, hepsine yetecek şekilde rahatlıkla kullanabiliriz. Zamanımızı yönetme ve değerlendirme konusunda irade sahibi olursak, bu uzun kış gecelerinde güzelce istifade edebiliriz.

Evet, öncelikle akşamları zamanımızı kitap okumakla ve aileye sohbet etmekle geçirebiliriz. Bildiğiniz üzere insanın ufku okuma ile genişler, insan okuma ile söz sahibi olabilir, okuma ile insan düşüncesi olgunlaşır, okuma ile insan kendini ifade edebilir, okuma ile insan toplumun sorunlarını daha iyi anlayıp ona göre çözümler geliştirerek faydalı olabilir. Kendini güçsüz ve sahipsiz bulan toplumlar, okuma eylemi ile güçlenebilirler desek abartı olmaz.

Okuma ile beraber sohbetten bahsetmiştik. Elbette hepimizin eksiklikleri, hataları ve cahili olduğu konu ve meseleler vardır. Bu her alanda olabilir. Eğer okuyup öğrendiğimiz bir şeyler var ise, bunu sevdiklerimiz ile de paylaşmalıyız. Bu da ancak sohbet ile mümkün olabilir. Biliyorsunuz nasıl ki dertler paylaşıldıkça azalıyorsa, bilgi de paylaşıldıkça artmaktadır. Okuduğunuz bir kitabı, dinlediğiniz faydalı bir bilgiyi eğer birileriyle paylaşırsanız hem tebliğ görevinizi yapmış olursunuz ve hem de o bilgiyi unutmamış olursunuz. Böylelikle bilgi paylaşımında bulunup toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlayarak ilim ve bilginin artmasını ve devamlılığını sağlamış olursunuz.

Başka bir konu da bu uzun kış gecelerini ihya etme ve değerlendirme meselesidir. Bildiğimiz kadarıyla saadet döneminden başlayarak selefi salihin gecelerini hep değerlendirmişlerdir. Önderler ve komutanlar önemli kararlar almadan evvel, geceleri kalkar namaz kılar ve uzun uzadıya tefekkür ederlerdi. Sağlıklı bir karara varana kadar bu böyle devam ederdi. Karar aldıktan sonra bu defa istişareye başvurulur, nihai sağlıklısonuca ulaşırlardı. Yine alimlerimiz yani tarih, siyer, fıkıh ve pozitif ilim erbabı eserlerinin büyük çoğunluğunu gecelerin derin sessizliklerinde yazmışlardır. Şairler şiirlerini gece yazmışlardır. Bilim adamları araştırmalarını gece sürdürmüşlerdir. Sanatçılar geceleri sabahlara kadar düşünüp eserlerine nihai şekli vermişlerdir. Salih insanlar ve dert sahipleri, gecelerin koynunda dilekçelerini Allah’a sunmuşlardır.

Gece deyip geçmeyin. “Gün doğmadan neler doğar demişlerdir”. Tedavi edilmez yaralarınız, yolunda gitmeyen işleriniz, karşılık bulmayan emekleriniz, iltifat görmeyen çabalarınız, sorunlarınız, sıkıntılarınız, hicranınız velhasıl ne hacetiniz var ise, gecelerin zifiri karanlıklarında Allah’a iletin. Dilekçenizi en samimi kelimeler ile ona sunun. Dert ve tasanızı onunla paylaşın. Tam bir ihlas ve tövbe ile ona ilticada bulunun. Ona mülteci olun. Ondan sonra bakın o karanlık geceler nasıl da nurlu sabahlara inkılap eder.

Dünyada sadece zahiri sebeplere bağlanmak bizim hayat felsefemizde olmamalı. Evet zahiri sebepler her zaman önümüze çıkacaktır. Fakat sebep ve sonuç ilişkisine en çok etki eden manevi sebeplerdir. Biz buna irfan diyoruz. İrfan ibadet ile, dua ve niyaz ile gelişir. Dolayısıyla bizi yoktan var eden Rabbimizi hiçbir zaman unutmamalı her daima kulluk vazifemizi yerli yerince ifa etmeliyiz. Sabah namazından bir saat önce uyanmak ve o süre içerisinde birkaç rekât gece namazı kılmak ağır gelmemeli diye düşünüyorum.

Bu uzun kış gecelerimizi bilgi dağarcığımıza katkıda bulunacak kitap okuma ile, aile ortamımızın manevi sıcaklığına sebep olacak sohbet ile ve bizleri her iki dünyada da saadete ulaştıracak gece ibadeti ile geçirme temennisiyle, Allah’a emanet olunuz…