İyilik, öyle büyük bir fazilet ki herkeste bulunamayacak kadar değerli ve kiymetlidir. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; iyilik, insani tüm faziletleri yüklenmiş büyük insanların kerametidir. Yine iyilik öyle bir tılsımdır ki karşılıksız yaptığın halde, mutlaka birgün karşılığını kat be kat bulursun.

Tecrübeler ile sabittir ki, sonuç itibariyle iyilik yapan hiç kimse mahrum ve mağdur olmamıştır. Bu nedenle halk arasında çok güzel bir söz kullanılmaktadır; “ İyilik yap at denize, balık bilmese Halik (Allah) bilir” Allah ise hiç kimsenin iyiliğini zayi etmez. Yapılan iyilik ve güzelliklerin karşılığını her iki dünyada da vermektedir.

Bazen istemeden de olsa kulak misafiri olursunuz “ Ben filankese bu kadar iyiliği boşa yapmışım. Adam nankörün teki” vs… Hâlbuki iyilik yaptığınız, itiraf etse de etmese de bu güzel amelinizin farkındadır. Eğer gerçekten karşınızdaki insan yaptığınız iyilikler karşısında olumlu bir tepki vermiyor ise, bu artık kendi insani ve ahlaki derecesinin problemidir. Siz iyiliklerinizi Allah için yaptığınız sürece, Allah azze ve celle sizi aziz kılar ve asla mahcup etmez. Aradan yıllar geçse bile yaptığınız iyilikler mutlaka olumlu olarak önünüze çıkacaktır. “ …innellahe la yudiu ecrel muhsinin” yani “…Allah iyilik yapanların ecrini zayi etmez” ( Tevbe suresi 120. Ayet meali) ayetinden net olarak anlaşılıyor ki yapılan hiçbir iyilik karşılıksız kalmayacaktır. Zaten bir iyilik yaptığımızda Rabbimiz peşin bir mükâfat olarak bizlere kalp ferahlığı, mutluluk ve kalbi mutmainlik vermektedir. Ahiret karşılığı ve mükâfatının büyüklüğünü de elbette ki Allah bilir.

Bir dost anlatıyor; “- Benim etrafımda çok dostlarım vardı. Gel zaman, git zaman islami yardım derneklerinin birine üye olup fakir, mağdur ve muhtaçlar için yardım toplamaya başladık. Bu islami ve insani faaliyetimi duyan eski dostlarım maalesef yapılan menfi propagandalarının da etkisiyle bana tam düşman kesildiler. Bu arada ben onlardan hiçbir şekilde ilişkimi kesmedim. Onlar bana iftiralar ettikçe, ben hep çeşitli vesilelerle onlara iyilikler yapmaya devam ettim. Onlar beni kötüledikçe, ben hep onların iyi yönlerini andım. Derken bana yaptıkları kötülüklere karşılık benden sadece iyilikleri görünce zamanla onlar da insafa geldiler ve beni iyilikle anmaya başladılar. Şu anda da aramız iyidir ve hep birbirimizi ziyaret ederiz.” Bu dostumuz etrafındakilerine ne güzel bir ders vermiş, değil mi? Su kirleri imha ettiği gibi, iyilikler de kötülükleri imha eder. “ İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülükleri en güzel bir şekilde sav. O zaman göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak ve samimi bir dost oluvermiştir.” ( Fussilet suresi, 34. Ayet meali). Bir hadiste de sevgili Efendimiz aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuşlardır; “ Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın. Yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakıngereğine göre davran” (Tirmizi, Birr 55)Bir de yüreklere dokunan öyle bir söz var ki, ciltler dolusu kitaba değer; “ Sana kötülük yapanı, iyilik yaparak cezalandır” ( Hz. Ali) süphanallah…

Size ikram etmeyene, siz ikram edin, size selam vermeyene, siz selam verin, sizi kötü anlatana, siz iyiliklerini anlatın, size dargın olana, siz hediye verin, size gelmeyene, siz gidin, size kapısını kapatana, siz kapınızı açın vs… Bunun gibi sayısız iyilik örnekleri vardır. Bütün iyiliklerinize rağmen bir insan size kötülük yapmaya devam ediyorsa onun için dua edin. Çünkü böyleleri de gerçekten acınacak bir durumdadırlar. Maneviyata taalluk eden kötülüklerine devam etseler bu defa onları Allah’ın Adil ismi celilesine havale edin, zaten o gereğini yapar. İnsan yaratılış itibariyle sabırsızdır. Yine de sabırlı olmak en iyisi ve en faydalı olanıdır.

İnsanların kötülüklerine karşılık iyiliklerle karşılık verebilenlerden ve bu konuda sabırlı olanlardan olabilmeyi, iyilik erdem ve güzelliklerine sahip olanlardan olabilmeyi Allah celle celalühu bizlere nasip eylesin.

Allah’ın Hafiz ismi celilesine emanet olunuz.