Her yıl Peygamber sevdalıları vakfı tarafından siyer bilgi yarışması düzenlenmekte ve yüzbinleri aşkın insan bu sınavlara katılmaktadır. Bu sene de umre ödülünün de olduğu siyer sınavının startı verilmiş bulunmaktadır. Gözlemlere göre bu sene de rekor bir katılım olacaktır. Bilindiği üzere 10 -15 yıl öncesine kadar böyle bir sınav memleketimizde yoktu. Peygamber sevdalıları platformu tarafından başlatılan bu sınava, ilk sınavdan beri rekor katılımlar olmaktadır. Yoğun katılımın en büyük sebebi de Müslüman halkın manevi değerlerine olan bağlılığı, Peygamber sevgisi ve maneviyatlarımıza çeşitli vesilelerle yapılan saldırılara karşı gelişen tepkiler olarak söyleyebiliriz. Peki, neden siyer sınavı?

Evet, Peygamber efendimiz geldiği topluma kısa bir süre içerisinde barış, esenlik ve her iki dünyanın da huzurunu sunmuştur. Bu icabet sadece Arap yarımadası ile sınırlı kalmamış, kıtaları aşmıştır. İnsanlık O’nun aracı olduğu öğretiler ile yani vahiy ile değer bulmuştur. Köleler efendilik, kadınlar insanlık makamına kavuşmuşlardır. Diri gömülen kız çocuklarına hayatları bağışlanmış, zorba idareciler alaşağı edilmiş, toplum içerisinde adalet sağlanmıştır. Toplum, manevi değerler ile tanışmış, içki, kumar ve zina kaldırılmış, anlamsız şirret putlar yıkılmış, aile kavramı anlamını bulmuş, herkes alın terine kavuşmuştur…Kibir, riya, ucb ve hasedin yerini mütevazılık, sadelik, fedakârlık, kardeşlik ve isar almıştır. Peygamber efendimiz tüm bu güzel hasletleri vahiyden alıp kendisinde toplamıştır. O’nu terbiye eden bizzat Allah’u Teâlâ’dır. Çünkü anne ve babası daha kendisi küçük iken vefat etmişlerdir. Yani o güzel terbiyesini anne ve babasından almıştır, diyen yanılmıştır. Efendimiz bizzat Allah’ın gözetimi altında idi. Zamanın cahiliye karanlığına bir nur gibi doğmuştur. Cahiliye zulmü yerine huzur vesaadet gelmiştir. Bu yüzden efendimizin geldiği ve yaşadığı döneme ‘saadet dönemi’ diyoruz.

Kim Hz. Muhammed Aleyhisselatu vesselam’ın insanlığa öğrettiği Kuran’ı Kerim’e sarılırsa, kim Efendimizin siyerini yaşarsa, o gerçekten huzur ve saadeti yaşayacak ve her iki dünyanın da azizi olacaktır. Dünyada zulmü yaşamak istemeyenler, çağdaş köle olmaktan kaçınanlar, modern putlardan kurtulmak isteyenler O’nu okuyup, O’nu yaşasın. Ahirette Allah’ın huzuruna yüzü ak, gönlü pak varmak isteyenler O’nu okuyup yaşamını taklit etsin. Bu bunalım çağında karanlıklardan nura çıkmak isteyenler Peygamber efendimizin ibadi, sosyal ve siyasi yaşamını iyice öğrenip uygulasın.

Evet, peygamber aramızda yok fakat öğretileri önümüzde durmaktadır. Başta Kur’an’ı kerim olmak üzere, siyeri tüm berraklığıyla önümüzde, sünneti seniyyesi önümüzde… “ Peygamber size her neyi verdiyse onu alın. Ve size her neyi yasakladıysa ondan kaçının” ( Haşr suresi 59. Ayet meali) “ Ey iman edenler! Andolsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir” (Ahzab suresi 23. Ayet meali) “ O kendi nefsinden konuşmaz” ( Necm suresi 3. Ayet meali)

Peygamberimiz yaşamıyla beraber Kur’an’ın bir tercümesiydi. Kendisi de tercümanıydı ilahi kelamın. Sonuç itibariyle şöyle diyebiliriz. Hz. Muhammed Aleyhisselatu vesselam, beşerin vahyi yaşama şeklidir. O vahyin gömleğini giymişti ve bu yüzden insanları karanlıklardan nura çıkarıp dareynin yani her iki dünyanın huzurunu sunmuştur. Bu nedenle efendimizin hayatını iyice okuyup, öğrenip, yaşamalıyız. İşte siyer sınavı bu vesilelerden biridir.

Büyüğümüzle, küçüğümüzle, kadınımızla, erkeğimizle topyekûn Siyeri Nebi’yi öğrenelim. Siyeri öğrenme vesilesi olan bu tür sınavlara da katılalım. Hatta yoğun katılım olması için bir çaba ve çalışma içerisine girelim. Ki tekrar bu topluma huzur, saadet, barış, huzur ve esenlik hâkim olsun. İnsanların birbirleriyle sağlıklı iletişim kurmaları, birbirlerine dürüst davranmaları ve beraberce huzur içerisinde yaşamaları için Efendimizin Siyeri vazgeçilmezdir. Bu nedenli Hz. Muhammed’i Aleyhisselatu vesselam’ı tanımak ve yaşamak zorundayız. Bu artık bir zorunluluktur, diyebiliriz.

Efendimiz Aleyhisselatu vesselam’ı okumak, tanımak ve yaşayıp her iki dünyanın da huzuruna erişebilme dileklerimle. Allah’ın Hafız ismi celilesine emanet olunuz.