Her çalışmada insan için önemli olan netice olsa da hakikatte öyle değildir. Çünkü bazen çalışmalar istenilen şekilde sürmeyebilir. Bundan dolayı da çalışma zahirde istenilen sonucu vermeyebilir. Bu durumda çalışmanın içerisinde bulunan kişiler kendilerinden kaynaklandığını düşünebilir. Evet, bunu düşünmeleri gayet tabiidir. Ama asıl düşünmeleri gereken şey şu olmalı; ’’ ben üzerime düşeni gereği gibi yerine getirdim mi?’’ bu soruya verilen cevap çalışma neticesinde hakikatte kazananın kim olduğunu belirleme açısından yeterli bir sorudur. Çünkü Allah (cc) niye kazanmadın? Demiyor. Niye gerekeni yapmadın? Diyor. Haliyle biz Müslümanlar için önemli olan şey her işi gereği gibi yapmaya çalışmak, neticeden de payına düşeni almak ve bir sonraki çalışmada aynı hataya düşmemeye gayret etmektir. Bu tavır biz Müslümanlarda olduğu müddetçe kazanan hep biz olacağız inşallah…

Evet, 6-8 Ekim’in kazananı kim? Bu soruya vereceğimiz cevabı da yukarıda değindiğimiz mantıkla hareket ederek verebiliriz.

6-8 Ekim’de kobani olayları bahane edildi ve Hdp tarafından halk sokağa çağırıldı. Sokağa çıkıp yapmak istediklerini toplumun malına ve canına zarar vermeden yapsalardı. Netice onlar için daha uygun olurdu. Ama zihniyetin çalışma mantığı yani hedefe ulaşmaya çalışırken uyguladığı yöntemler tamamen kaba kuvvete ve zulme dayalı olduğu için netice onlar olumsuz olmuştur. Başka bir tabirle fiyasko olmuştur. Onlar kendilerince hedeflerine ulaşmaya çalışırken uyguladıkları mantığın doğru olduğunu düşündüler. Ama ‘’zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.’’ Kaidesini unuttular ya da unutmak istediler. Zahirde kazandıklarını düşündüler ama hakikatte hezimete uğradıklarını görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. İşin en önemli boyutu olan uhrevi neticeyi ki zaten buna inanmak istemiyorlar. İnanmak istemedikleri şey dünya var oldukça onları hezimete uğratmaya devam edecektir. Yani hiçbir zaman KAZANAN olmayacaklar…

Şehit Yasin Börü ve arkadaşları da o gün aklın, vicdanın ve İslam dininin gereğini yerine getirmeye çalışıyorlar. Gerekli hazırlıklarını tamamlamış ve muhtaçlara kurban eti dağıtmaya çalışıyorlardı. Ama insanlıktan nasibini almamış olan yöneticilerin azmettirmesiyle vahşi sürüler sokaklara çıkıp ortalığı yağmaladılar. Hedeflerinde İslami kimliğiyle bilinen kişiler, eşleri çarşaflı olan Müslümanlar ve ortalığı yıkmak, tarumar etmek vardı. İşte bunların aradıklarından kişilerden bazıları da Yasin Börü ve arkadaşlarıydı. Yasin ve arkadaşlarını vahşice katlettiler. Bu katletme tarihte benzerine çok az rastlanır bir zulümdü.

Ama Yasin ve arkadaşları o zorlu güne rağmen yaptıkları hayır yarışını yarım bırakmadılar ve bu uğurda şehit oluncaya kadar devam ettiler. Zahirde birkaç kardeşimizi kaybetmiş olabiliriz ama hakikatte onları kazandık ve onlarda bu coğrafyanın bereketi oldular. Zaten şehidi olmayan bir dava eksiktir kaidesine binaen şehitlerimiz bu davanın ne kadar mukaddes ve bereketli olduğunu gösterdiler. Yani HAKİKATTE KAZANAN ONLAR OLDU

Ama devlet de o gün bu konuda üzerine düşeni yapabilirdi ama yapmadı. Yaşanan onca olayın ve katledilen onca insanın hesabını faillerine gereği gibi sormadı ama sormalıdır ve sormaya devam etmelidir.

Bu bağlamda başta 6-8 Ekim şehitleri olmak üzere tüm İslam şehitlerini rahmetle ve minnetle anıyor ve şahadetlerini tebrik ediyorum. Rabbim bizleri onların şefaatinden ve bereketinden mahrum etmesin. Amin