Kuranı kerimde benim dikkatimi daima celbeden yoldaki işaretlerimizden hikmetlerle dolu bir ayeti kerime vardır. Ayeti kerimenin meali şöyledir; “ Eğer Allah kullarına bolca rızık verseydi yeryüzünde bağilik ( fesad, günah, asilik) ederlerdi. Ama O dilediği ölçüde vermektedir. Çünkü O kullarının durumunu çok iyi bilmekte ve görmektedir.” (şura suresi 27. Ayet meali)

Ayeti kerime çok açıktır. Allah azze ve celle ezel ve ebed ilmiyle insanı çok iyi bilmekte ve durumuna göre onu sınamaktadır. Bu sınamanın bir çeşidi de dünya malıdır. Elbette ki zenginleşmiş bulunan bir kısım salih zat, malum malından zekat ve infak vermekte malına haram katmayıp zenginlik imtihanını başarıyla geçmektedir. Ekseri insan da mal ve servet sahibi olduktan sonra maalesef malındaki fakir ve fukaranın hakkını vermemekte, malını hile ve desiselerle artırmakta, sanki hiç ölmeyecekmiş ve bu malının hesabını vermeyecekmişçesine bütün enerji, birikim ve gücünü biraz daha zengin olma adına zavallıca mal toplamaya vermektedir. Bir de bakar ki mübarek Azrail yakasına yapışmıştır. Artık iş işten geçmiş, çok vahim bir akıbet kendisini beklemektedir.

İslam tarihimizde malumunuz olduğu üzere bir Salebe vakası vardır. Salebe asrı saadetin güzide bir ashabıydı. Mescide düzenli gider ve “ mescid güvercini” lakabıyla efendimiz aleyhisselatu vesselam tarafından şereflendirilmişti. Öyle muttaki bir zat idi ki kızgın kum ve taşların üzerinde bile çokça namaz kıldığından alnı nasır tutmuştu. Bir ara Resuli ekrem aleyhisselatu vesselama içerisinde bulunduğu fakirlikten kurtulması için dua talebinde bulunmuştu. Efendimiz içerisinde bulunduğu halin kendisi için daha hayırlı olduğunu belirtip şükrünü eda edeceği az malın şükrünü eda edemeyeceği çok mala tercih etmesini her ne kadar istemişse de Salebe zengin olma hususunu ısrarla efendimize iletip kendisine dua etmesini ısrarla istedi. Efendimiz Salebenin ısrareları karşısında “ Allah’ım Salebe’ye mal nasip eyle” diye duada bulundu. Bunun üzerine Salebe hayvancılığa başladı. Epey koyunu oldu. Çokça zengin olunca mescide gitmemeye başladı. Efendimiz bunu duyunca “Salebeye yazık oldu” buyurdu. Sonraları ne mi oldu. Salebe zekatını bile vermemeye başladı. Bunun üzerine efendimiz “ Salebe’ye yazıklar olsun” dedi. Bundan sonra zekatını almayı yasakladı eshaba. Salebe’nin sonunu merak edenlere son bir bilgi. Maalesef beslemiş olduğu hayvanlarının dışkısı içerisinde ölü bulundu.

İşte ey müslümanlar ve ey müslüman tüccarlar! Bizim de sonumuzun Salebe gibi olmasını istremiyorsak çok fazla mal sahibi olmayı ısrarla istemeyelim. Eğer helalinden Rabbülalemin bize bol rızık verirse bu malın zekat ve infakını zamanında fazlasıyla verelim. Malımıza haram ve hile karıştırmayalım. Elimizin altındaki işçilerin hak ve hukukuna peygamber ahlakıyla riayet edelim. Dünya hayatının birkaç günden ibaret olduğu bilinç ve şuuruyla böbürlenmeyelim. Büyüklüğün mal ve mülk sahibi olmak ile değil de takva ile olduğunu aklımızdan asla çıkarmayalım. Dünya bizi zenginlik ile şımartmasın. Dünya malı bizi değiştirmesin. Eğer zengin olmuşsak biz mal ve mülk ile dünya hayatımızı hayır ve hasenatlar yaparak daha da ıslah eyleyelim. Mal ve mülk çokluğuyla ahlakımız bozulacak kadar basit olmayalım.

Para, mal ve mülk ile değişip bozulanlardan değil de, az dahi olsa elindekinin şükrüne eda edenlerden olma temenni ve dualarımla… Fi emanillah…