Riyazüssalihin’de geçen bir hadisi şerif vardır. Hadisi Ebu Hüreyre rivayet etmektedir. Hadisi şerif şöyledir; “ Dünya mü’minin zindanı, kâfirin de cennetidir.” Her ne kadar garip gibi görünse de bu hadis hikmetleriyle bize çok ders ve ibretler sunmaktadır…
Dünya, malumunuz biz müslümanlar için bir imtihan meydanıdır. Biz bu darı faniyi imtihan mekânı olduğu için belki bir dereceye kadar takdir ederiz. Hz. Ali efendimize nispet edilen bir söz vardır; “ Dünyaya sövmeyiniz. Çünkü dünya imtihan meydanıdır” yani dünya müslümanları cennete götürmeye, kâfirleri de cehenneme sürüklemeye vesile olan bir mekândır diyor imam Ali keremallahu vechehu…
Müslüman, dünyada ister sefa görsün ister cefa gerçek olan şu ki Allah’ın nuru ve ahiretin güzellikleri karşısında dünya kendisi için bir zindan hükmündedir. Kâfir, dünyada ister sefa görsün ister cefa, Allah’a iman etmediğinden dolayı göreceği azap karşısında dünya kendisi için cennet hükmündedir.
Dolayısıyla müslümana düşen en büyük sorumluluk gerçekten müslümanca yaşamasıdır.
Müslümanın müslümanca yaşaması gerektği ile ilgili kastımız, hayatını Allah’ın vahyine ve Resulullah’ın sünnetine uydurmasıdır. Yani Allah’ın belirlediği ölçü, kıstas, kural ve prensiplere göre yaşamaya çalışması ve bu uğurda ciddi manada çaba göstermesidir. Müslüman
“Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.” (hud suresi 112. Ayet meali Gereğince tüm yalan, hile ve desiselerden uzak dosdoğru olmalıdır. Doğruluk birinci hasletimiz olmalı . sonra rabbimizin emrettiği şekilde haramlardan uzak durup HELAL yaşayacağız. Ardından ibadetlerimizi asla ve kat’a ihmal etmeyeceğiz. Sonra insanlara faydalı olacağız. Yani hak ve hakikatı onlara da söyleyip onları ikaz edeceğiz.
“Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.” (Nisa suresi 136. Ayet ve meali) Ayetinin bize mesajı, yukarıda bahsettiğimiz müslümanca yaşama ile alakalı olduğunu unutmamamız gerekir. Ayetin özeti de yeniden iman etme, imanımızı tazeleme yenileme ve kuvvetlendirme ile alakalıdır. Yani müslüman olmak yetmez. Kimliğinde müslüman yazmak yetmez. İsmi müslümanların ismi olmak yetmez. MÜSLÜMANCA YAŞAMAK GEREK. Bunun dışında alternatif başka bir yol yok bizim için.
Mademki en büyük hakikat ölümdür, madem ki biz öldükten sonra hak divanında yargılanacağız, madem ki Allah’ın belirlediği kurallar çerçevesinde hayatlarını düzenlemeyenler cehenneme gidecek, madem ki biz tüm bunlara iman etmişiz, o halde biz müslümanlar topyekün olarak müslümanca yaşamaktan geri durmayalım ki gerçekten tüm ihtişamıyla bu dünya bize zindan olsa da darı beka bizim için ebedi bir cennet ve saadet diyarı olsun.
Müslümanca, huzurlu bir şekilde yaşama dileeklerimle… Allah’a emanet olalım…