Irkçılık ne İslami nede insani bir haslet değildir diye mevcut tartışmalara itiraz etseniz, muhtemelen andımızı savunan hiç kimsenin ırkçılığı kabullendiğini göremeyiz diye düşünüyorum. Ama gelin görün ki 1933 yılında kırklı yaşlarda bir zatın kaleme aldığı metin seksen yıldır küçücük çocuklara mahiyetini bilmedikleri halde boğazlarını çatlatırcasına söyletmeye devam edildi.
Peki, bu “andımız”
denilerek ülkede yaşayan farklı milletlerdeki insanların düşüncelerinde
adeta ipotek altına alarak, meşrulaştırılmaya çalışan ırkçı metin mimarı kimdir
diye insan merak ediyor.
Öyle ya ülkede yazılıpta değişmeyen acaba kaç tane metin
vardır?
Anayasa bile dört, beş kez değişmişken, bu ırkçı metin en
azından zaman ilerledikçe değiştirilmesi hiç mi akla gelmedi. Çünkü bu ırkçı
metinin mimarı olan şahıs, bu metni Cumhuriyetin kuruluşunun Onuncu yılı
Münasebeti ile kaleme alınmış, fakat daha sonra kemalizimle özdeşleşecek olan
yeni Devletinin onbirinci yılının göremeden kırkbir yaşındayken ölmüştür. Irkçı
metnin mimarı olan Reşit Galib’in tek icraatı buda değildir. Ülkedeki Müslüman
millete on sekiz yıl boyunca dayatılan Türkçe Ezanın da, Türk Tarih tezininde,
Üniversiteleri alt üst eden reforumunda, Ülkenin Tarihine kara leke olarak
geçen İstiklal Mahkemelerinde verilen kararlarında ve daha birçok tartışmalı
uygulamanın altında onun imzası vardı. Reşit galib’in Ortaya koyduğu
uygulamaları bakınça yaşını bilmesek her halde Seksen, Doksan yıl ömür
yapmıştır diye düşünüyordur insan. Gerçi yaşı olmasa bile yazdığı metin tam
seksen yıl ülkede hüküm sürmeye devam etti. Nihayet yıl 2013’e geldiğinde
medeni hiçbir ülkeye yakışmayan bu metin kaldırılarak küçücük çocuklara yapılan
bu manevi işkenceden de kurtarmış oldu. Lakin yine birilerinin ırkçılık
damarları tuttu ve 2018’de danıştaya dava açarak yürütmeyi durdurdu. Enson
geçen hafta verilen kararlarda yürütmeyi durdurma kararı iptal edilerek
tartışmaya son nokta konulmak istendi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ilgili
şöyle bir açıklamada bulundu; “Tek parti CHP'si döneminde başlatılan uygulamayı
hala sürdürmeyi çalışmak yanlıştır. Andın ilk halini Türk Ocaklarını
kapatmasıyla, üniversitelerini perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit
Galip yazmıştır. Türkçe ezan zulmünün de mimarıdır. Milletimizin en etkili andı
İstiklal Marşı'dır. Bunun dışına bir and tanımıyoruz, tanımayacağız” Dedi.
Fakat buna rağmen tartışmalar bir süre daha devam edeceğe benziyor. Merhum
Cemil Meriç'in veciz bir şekilde ifade ettiği üzere;
Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken
ölüler de var.