Yusuf TÜRK
Malumunuz olduğu üzere 2021’e zamlarla girdik. 2020’de yapılan zamlar azmış gibi üzerine bir de 2021’in zamları geldi. Yıllar uzadıkça zamlar da ona bağlı olarak artıyor. Ekonomideki problemleri vatandaşa yapılan zamlarla kapatmak ekonominin ne kadar gerilerde olduğunun bir delilidir. Vatandaş’ın aldığı maaş, vatandaşa fazla geliyormuş gibi hayatın her alanındaki zamlarla gariban vatandaşın üzerine gidiliyor.
Kimler bu ülkenin iktidarını elinde bulunduruyorsa ya da iktidara aday olduğunu iddia ediyorsa halkın refah seviyesini dikkatli bir şekilde izlemeli ve ona göre tedbir almalıdır. Tedbirleri alırken vatandaşın maddi olarak etkilenmemesi en önemli kriteri olmalıdır. Tedbir adı altında zamlara yüklenmenin ne devlete ne de vatandaşa bir faydası yoktur. Yani anlayacağınız tedbir demek zam demek değildir ki böyle yapan hangi iktidar olursa olsun sonuç olarak ekonomiyi diri tutamamış demektir.
Tabi, zamlar gelmeye devam ederken vatandaşı bir geçinme endişesi tutmuştur. Bu endişeyi çevremizdeki insanlardan, televizyonlardaki ve sosyal medyadaki haberlerden duyuyoruz ve izliyoruz. Bir problem sokaklardan ve kitle iletişim araçlarından duyuluyorsa işin ciddi boyutlara vardığını gösterir. Zam hususu, vatandaşı rahatsız ve huzursuz etmektedir. Vatandaşın bu rahatsızlık ve huzursuzluğu kendisinden kaynaklanan bir mesele değildir. Mesele, kendisinden kaynaklanmayan dış sebeplerdir. Vatandaş bu dış sebeplerden rahatsız ve huzursuz ise bu çözmek, elinde imkân ve yetki bulunan genel ve yerel yöneticilerin işidir. Aksi takdirde iş kontrolden çıkar ve işin içinden çıkılamaz bir durum söz konusu olur. Vatandaş endişeli, tedirgin, gergin…
Bir devletin ekonomisi vatandaştan aldığı vergiler üzerine kurulu olmamalıdır. Vergi veriyor ama zamlara da müdahale edemiyor. Vatandaş vergi vermek ve yapılan zamlara da uymak mecburiyetinde bırakılıyor. Bu husus vatandaş kavramının tanımında değişiklik yapmaya sebeptir. Ama değişiklik de yapılmıyor.
Bir ülkede vatandaş geçinme endişesi ile yaşarken devlet yetkilerinin refah içinde yaşaması kabul edilebilir bir durum değildir. Her ikisi de insan ve bu devletin bir vatandaşıdır. Adaletin sirayet etmediği her ülke kurumu sıkıntılardan kurtulamamıştır. Kalkınma adalete bağlı ama adalet kalkınmaya bağlı değildir.
Zam konusunda bir düzenlemenin gelmesi şarttır. Vatandaşın buna alıştırılması ya da mecbur bırakılması vicdan işi değildir. Asgari ücretin altında aldığı maaşıyla geçinen vatandaşın gündeminde zamdan kaynaklı bir geçim endişesi vardır. Bu endişe giderilmelidir.
Bir ülke ekonomisinin ayakta kalması zam’a bağlı değil adalete bağlıdır…