M.Ali ORTAÇ
Hikaye işte, adamın birinin evinde baktığı tatlı bir kedisi varmış. O Kadar sevimliymiş ki eve gelen misafirlerin ilgi odağıymış. Adamın kafasına nereden esmişse, kedisini insanca davranışlar sergileyebilmesi için eğitmeyi kafasına koymuş. Öyle ki kedisine, evine gelen misafirlere çay ikramı yapabilecek bir kabiliyet kazandıracakmış. Adam kafasına koyduğu şekilde kedisini başlamış iki ayağı üzerinde yürütmeye. Kedi, kısa sürede küçük bir çocuk gibi evde iki ayağı üzerinde yürümeye başlamış. Adam yürümeye alışan kedisine yürürken, bir de elleriyle tepsi tutmaya alıştırmış. Kedinin sahibi, elinde tepsi taşımaya alışan kedinin tepsininin üzerine birde dolu çay bardakları koydurmuş. Kedi de çok maharetliymiş. Kısa sürede adamın kendisine vermek istediği eğitime karşılık vermiş. Kedinin eğitimi kısa sürede tamamlanmış. Adamın artık eve gelecek misafirlere çay ikramı yaparak, hizmet edecek bir kedisi vardır.
Bu durumu hemen arkadaşlarına heyecanla duyurmuş. Benim evimde sevimli bir kedim vardı ya, işte onu kısa bir eğitimle evime geldiğinizde size hizmet yapabilecek bir seviyeye getirdim, demiş. Bunu duyan arkadaşları ya nasıl olsun deyip, duyduklarına inanamamışlar. Adam da kendilerine bir randevu vermiş. Madem inanmıyorsunuz öyleyse gelin misaifirim olun ve gözlerinizle kedimin nasıl değiştiğini gözlerinizle görün, demiş. Arkadaşlarının kedisi ile ilgili bu kadar iddialı konuştuğunu görünce de hayretler içerisinde inanmışlar. Ancak onlardan biri yahu kedi kedidir, ne olacak, demiş. Diğer arkadaşları ise kendisine, öyle deme, bak arkadaşımız bize gelin gözlerinizle kedimi görün, diyor. Sende bizimle gel ve gözlerinle gör, demişler. Uzun lafın kısası, arkadaşlar hep beraber gördüğü eğitimle değiştiği söylenen kediyi görmeye gitmişler. Koltuklarına oturup, kendilerine çay ikramı yapacak Kediyi heyecanla beklemeye başlamışlar. Derken salonun kapısı açılmış. İki ayağı üzerine kalkmış, ellerinde çay tepsisi taşıyan kedi içeri girivermiş. Odadakiler hayretlerinden dona kalmışlar. Ancak, Kedi kedidir, diyen arkadaşları yanında getirdiği küçük fareyi salonun ortasına bırakıvermiş. Fareyi gören kedi, elindeki çay tepsisini atıvermiş. Ve salondaki fareyi kovalamaya başlamış. Yanındaki fareyi kedinin önüne atan arkadaşları da ya hu ben size kedi kedidir, demedim mi? Demiş.
İşte Türkiye’nin Chp’si de böyle,
Karanlık tarihine rağmen vatandaş son yerel seçimlerde camilerde namaza giden, Yasinler okuyan İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayını görünce, adeta elinde çay tepsisi taşıyan kediyi gören misafirler gibi hayretler içide, bu Chp eski Chp değil, bunlar değişti diye kanaat getirmişti. Bir çok vatandaş da belki bu kanaatten dolayı kendilerine oy verdi. Biz ne kadar ya hu, bu Chp Chp’dir desek de bir çoğunu ikna edemedik. Ve Türkiye'nin kalbi hükmündeki belediye, maalesef Chp’nin eline geçti. Ve geçenler de Chp’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mevlana Hazretlerinin vefat yıl dönümü münasebetiyle düzenlenen Şeb’i Aruz anma etkinliklerinde Türkçe K. Kerim okutup, semazenleri de kadın, erkek iç içe İslamın ruhuna ne Tasavvufun geleneğine aykırı bir şekilde sahneye çıkararak eski Chp’nin eski Chp olduğunu tekrar ortaya koymuştur. Chp Chp’dir, değişmez. Din, imanla ilgili bir değer mevzubahis olduğunda, onca eğitimine rağmen fareyi görünce elindeki çay tepsisini atıp, eski Chp zihniyetine dönen kediden bir farkı yoktur.
Maazallah ülke yönetimi bunların eline geçerse bu Müslüman halka her kesin az çok haberdar olduğu kara günleri tekrar yaşatmaktan asla çekinmeyeceklerdir.