Malumunuz olduğu üzere uzun zamandır İstanbul sözleşmesi gündemdeki yerini koruyor. Gündeme getirilmesi halkın bu sözleşmenin içeriğinden haberdar olması açısından önemlidir. Netice itibariyle her yapılan sözleşme halkı birinci derecede ilgilendirmektedir. Halk yoksa ne diye sözleşme yapılsın ki?
Madem halk var ve bu halkın desteği alınıp iktidar olunuyorsa o zaman kendilerini seçen ve iktidar yapan halkın dini ve kültürüyle uyuşmayan bir sözleşmeyi bu halka nasıl reva görürler? Sözde aileyi korumaya yönelik bir sözleşme!
Kimden alınmış? Sözde medeni Avrupa’dan
Peki, Avrupa şu ana kadar ailenin daha doğrusu Müslümanların iyiliğini mi düşündü? Ya da düşünmüş olsaydı sizce içeriği itibariyle aileyi yıkma projesi olan böyle bir uygulamayı Müslümanlara layık görür müydü?
Allah-u Teâlâ ailenin cehenneme sürüklenmesine sebep olan her şeyin Müslümanlar tarafından engellenmesini emrediyor. Dilerseniz konu ile ilgili ayet-i kerimeyi de paylaşalım;”Ey iman edenler kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun! Orada son derece çetin ve acımasız melekler vardır. Ve o melekler Allah’ın emrettiğine karşı gelmeyip emrettiğini yaparlar ”(Tahrim;6)
İslam’a ve fıtrata aykırı olan İstanbul sözleşmesini reva gördükleri halk bu ayetin muhatabıdır. Ailesini cehenneme sürükleyecek her türlü kötülüğü engellemeye çalışan bir ebeveyn kanun haline getirilen bir uygulamayı nasıl engellesin? Engellemeye çalışsa devlet nazarında suçlu sayılır. Ama sözleşme de içerik itibariyle aileyi imar etmiyor tam tersine yıkıyor. İçerik ve hedef itibariyle bu sözleşme yüzde doksan dokuzu Müslüman bir memlekete gitmez ki zaten İslam’ı din olarak tercih eden bir halkın buna ihtiyacı olmaz.
Şer güçleri bir memleketi ifsat etmeye çalışırken işe ailenin ifsadı ile başlarlar. Bir devletin aile kurumu bozulursa o devletin geleceği şer güçlerinin istediği bir gelecek olacaktır. Şer güçlerinin isteği bir gelecek ise yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşine girmeye sebep olan kötülüklerin yayıldığı bir gelecek demek. Böyle bir geleceği aklıselim hiç kimse ne kabul eder ne de buna müsaade eder.
Peki, bunca tepkiye rağmen neden hala söz konusu sözleşmenin iptali için bir adım atılmıyor? Ya da neden bu kadar diretiliyor? Yapılan açıklamalar, zararlı olduğuna dair sunulan deliller ve gelen tepkiler yetmiyor mu?
Yeri geldiğinde bu ülkede her şeye halk karar verir ya da karar milletindir deniliyor. Hakkın ve halkın kabul etmediği bu sözleşme neden iptal edilmiyor. Türkiye nasıl ki Akdeniz’de kendi egemenliğini tehdit eden unsurlarla tavizsiz mücadele ediyorsa egemenliğin yapı taşı olan aileyi maddi ve manevi olarak riske atan bu sözleşmeden de bir an önce vazgeçmelidir. Çünkü bir açıdan da sözleşmeyi kendilerinden aldığımız medeniyet aile kurmayı ya da aileyi korumayı bizden öğrenin diyorlar. Siz ailemi kurdunuz ya da aileyi mi koruyordunuz da bizim haberimiz yok? Hey hat ki hey hat…