İstanbul'da ikamet ettiğimden dolayı Türkiye'de virüs salgını başladığından beri sağ olsun dostlar telefonla arayıp hal hatırımızı sormaktalar. Hamdolsun, aile fertlerimle şimdiye kadar afiyetteyiz. Arayanlara ve İstanbul'un genel durumunu soranlara ise İstanbul Türkiye'nin Wuhan'ıdır, en tehlikeli yerdir, diyordum. Her gün yaptığım gibi dün sabahta ulusal basını inceledim. Şimdiye kadar virüsle mücadele sürecini iyi yürüttükleri için halkın genel takdirini toplayan sağlık bakanının da benim gibi ‘İstanbul Türkiye'nin Wuhan'ıdır’ söylemine rastladım. Madem kendileri de İstanbul Türkiye'nin Wuhan'ıdır diyor, bizim de dememiz herhalde sürece bir zarar vermez diyerek bu yazıyı kaleme aldım. Şimdiye kadar süreçle ilgili köşemde yorum yapmamam da sürece bir zarar vermeme hassasiyetimdendi. Salgınının başladığı ilk günlerde tüm ülkede okullardaki eğitime tedbir amaçlı ara verildi. Maksat öğrenciler evlerinde otursun. Uzaktan sağlanacak imkanlarla eğitimlerini sağlıklı bir şekilde sürdürsünler. Ancak vatandaşın birçoğu maalesef bunu tatil olarak algıladı. Haliyle İstanbul'da okul okuyan milyonlarca üniversiteli Türkiye'nin her tarafına dağıldı. Çocukları ilkokul veya lise okuyan velilerde okullara verilen aranın uzayacağını görünce yetmedi onlarda ailece İstanbul'dan memleketlerine dağıldılar. Neticede ayağı ve kanadı olmayan korona virüs bu şekilde Türkiye'nin her tarafına yayılmış oldu. Ardından uzun bir zaman geçtikten sonra daha yeni İstanbul'a giriş çıkışlara kısıtlama getirildi. Sonraları da malumunuz olduğu üzere sınırlı sokağa çıkma yasakları uygulanmaya başlandı. Benim ilk günden beri bu salgınla mücadele hususunda yakın çevreme yaptığım yorumlarım vardı. İstanbul'dan memleketlerine gidenlerin bu virüsü ülkenin her tarafına ulaştırdıklarını yukarıda ifade ettiğim şekilde söylüyordum. Ayrıca, salgının ilk gününde Çin'in Wuhan'ı kararlı bir şekilde karantinaya aldığı gibi Hükümetin de Türkiye'nin Wuhan'ı olan İstanbul'u tümüyle karantinaya almalıydı. Umreden gelenleri karantinaya almaları iyi oldu. Fakat hastalığın merkezi durumunda olan Avrupa ülkelerinden ülkeye giriş yapanları da eş zamanlı karantinaya almalıydılar. Ancak atalar, olmuşa ve ölmüşe çare yok, demişler. Giden gitti. Bu olumsuzluklar da olmasaydı belki bugün bizde Çin'in Wuhan'ı gibi normal bir süreci yaşıyor olacaktık. Her şeye rağmen sağlık bakanlığı süreci duyarlı halkımızın uyumuyla iyi yönetiyor. Kendilerine başarılar diliyorum. Memleketimize ve tüm İslam ümmetine de virüs belasından kurtuluş duasında bulunuyorum. Allah'a emanet olun.