M. Ali ORTAÇ
İslam coğrafyasının farklı yerlerinde ümmete önderlik eden birçok önemli şahsiyet şubat ayında şehit olmuşlardır. Allah yolunda canlarını feda ederek, şehitlik mertebesine yükselen çok sayıda önemli şahsiyetin bu ayda şehit olmaları münasebetiyle İslam âleminde, "Şubat Ayı Şehadet Ayı" olarak biliniyor. Bu ayda İslam yolunda canlarını feda eden Ümmetin şehitleri üzerine programlar yapılmakta azizlerimiz anılmaktadır. Geride bıraktığımız Şubat ayında benim de birkaç yerde bu konu üzerine seminerlerim oldu. Konuşmalarımda dinleyicilerin dikkatlerini Şehitlerden kalan mirasa çekmek istedim.
Peygamberimizden günümüze kadar nesilden nesile emanet olarak aktarılmış en değerli varlığımız İslam'dır. Müslümanlar içerisinde bu kutlu emanete en samimi sahip çıkanlar, tarihin her döneminde genellikle Şehitler olmuştur.
Aziz Şehitlerimiz bize; İslam'a karşı samimiyeti, toplumun ıslahı için tebliğ ve davet çalışmalarını, İslam düşmanlarından korkmamayı, riskleri ve tehditleri önemsememeyi, sadece Allah'tan korkulması ve sözünün eri olunması gerektiğini miras bıraktılar. Elbette bunlar ile yetinmeyip Şehitlerimiz camilerimiz için canlarını tereddütsüz verdiler. Cami çalışmalarını, Kur'an dersini, İslami çalışmalarda kullanılmak için mallarımızdan infak etmeyi ve en karlı yatırımın ahiret yatırımı olduğunu öğrettiler.
İslam şehitlerinin gözü mal, mevki, makam, şan ve şöhrette değildi. Onlar bize elde edilecek en değerli varlığın İhlas olduğunu, sahip olunacak en büyük makamın da şehadet olduğunu kanlarıyla öğretip Rehberlerinin yolunda Rab'lerine ulaştılar. Bize onların yolu, çizgisi ve davaları miras kaldı...
Şehitlerimizin mirasına sahip çıkmak boynumuzun borcu ve onlara karşı vefamızdır.
Şehitlere vefa, onların dostlarını dost kabul etmektir. Ailelerine değer vermek, sahip çıkmak ve davalarını ileriye götürmektir. Ve belki de en önemlisi onların mübarek kanlarını akıtan zihniyeti ve katillerini hiç unutmamaktır.
Şehitleri anarken bu ayrıntıları da gözden kaçırmamak gerekir. Şehidin “Düşmanları kimdi, katilleri kimlerdi ve sahip oldukları zihniyet neydi?” bunu yeni nesile mutlaka anlatmak ve eski nesile de hatırlatmak lazım. Aksi halde şehitlerin yolundan ayrılmalar ve şehitlerin çizgisinden sapmalar kaçınılmaz olacaktır.
Şehitlerimizin şehadeti netti. Gönüllerinde Müslümanlara düşmanlık olmadığı gibi Müslümanlarla savaşmak da yoktu. Gözleri, Müslümanların kanında, malında, namusunda ve toprağında değildi.
Onların gönlünde ve gözünde, İslam ülkelerini sömüren emperyalistler ve Kudüs'ü işgal eden siyonistlerle Cihat etmek vardı. Şehitlerin mirasına sahip çıkmak duasıyla.