Geçen haftaki yazımızda farz namazlara bağlı olarak kılınan müekked ve ğayr-i müekked sünnet namazlara değinmiştik. Bu hafta da farz namazlara bağlı olmaksızın kılınan namazların bazılarına değineceğiz.
Teheccüd Namazı;
"Hem uyumak hem uyanmak" anlamına gelen teheccüd sözcüğü, terim olarak "geceleyin uyanıp namaz kılmak ve gece namazı" anlamındadır. Dilimizde teheccüd kelimesi, farz ve vacip namazlarla teravihin dışında, geceyi ihya için kılınan namazların tümünü ifade edecek şekilde kullanılmaktadır. Rivayet edildiğine göre Peygamberimiz yatsıyı kıldıktan sonra ve vitir namazını kılmadan uyur, gecenin ortalarından sonra uyanıp bir müddet namaz kıldıktan sonra vitir namazını ve daha sonra sabah namazının sünnetini kılardı (Müslim). Teheccüd namazının rekât sayısı, bu konuda çeşitli rivayetler bulunmasından dolayı net olarak belli olmamakla birlikte dört veya sekiz rekât olarak kılınabileceği gibi iki rekât olarak da kılınabilir.
Kılınışı;
Teheccüd namazı, yatsı namazından sonra uyumadan veya bir miktar uyuduktan sonra kalkılıp gece kılınan bir nafile namazdır. Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim geceleyin uyanır, ailesini de uyandırır ve iki rekât namaz kılarsa, Allah'ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılırlar" (Ebu Davud). Başka bir hadiste de, "farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır" (Müslim) buyrulmuş olması gece kılınan nafile namazların gündüz kılınanlardan faziletli olduğuna işaret etmektedir.
Duha (kuşluk) namazıdır; Kuşluk namazı kılmak müstehap olup, güneşin bir mızrak boyu yükselmesinden, yani güneşin doğması üzerinden takriben 45-50 dakika geçmesinden zeval vaktine kadar olan süre içerisinde kılınır. Kuşluk namazı, iki yahut dört veya sekiz ya da on iki rekât kılınabilirse de, en faziletlisi sekiz rekât kılmaktır. Peygamberimizin kuşluk vaktinde Nafile namaz kıldığına ve arkadaşlarına bu vakitte namaz kılmayı tavsiye ettiğine dair çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Peygamberimizin kuşluk vaktinde 12 rekât namaz kılan kişi için Allah'ın cennette bir köşk bina edeceğini söylediği nakledilmektedir. (Tirmizî)
Evvâbîn namazı; tövbe edip Allah’a sığınanlar ve ona yönelenler anlamına gelir. Peygamber efendimiz, evvâbîn namazının vaktinin kuşluk vakti olduğunu bildirmiştir. (Müslim) Bunun yanı sıra akşam namazından sonra kılınan nafile namaz (Taberânî) için de, “Evvâbîn namazı” tabiri kullanılmıştır. Hatta fıkıh geleneğinde ve halk arasında bu kullanım daha yaygındır. Tövbe ve istiğfar edenlerin namazı demek olan "evvabin namazı" birçok hadiste çok sevaplı olduğu bildirilip teşvik edilen, altı rekâtlı nafile namaz olup, akşam namazından sonra kılınır. Senetleri bakımından zayıf olmakla birlikte Resul-i Ekrem’den nakledilen “Kim akşam namazından sonra kötü söz söylemeksizin altı rekât namaz kılarsa, bu kendisi için on iki senelik ibadete denk tutulur” (Tirmizî,) rivayeti de bazı âlimlerce evvâbîn namazı ile irtibatlandırılmıştır. Ayrıca Hz. Peygamberin kendisinin de akşam namazından sonra altı rekât namaz kıldığı rivayet edilmiştir.
Altı rekâtlı bir namaz olan evvâbîn namazı, tek selamla kılınabileceği gibi ikişer rekât halinde üç selamla da kılınabilir.
Mescit Namazı; Sözlükte “selâm vermek, tâzimde bulunmak” anlamındaki tahiyye ile mescit kelimelerinden oluşan tahiyyetü’l-mescid terkibi camiye girildiğinde kılınan Nafile namazı ifade eder. Buna hakku’l-mescid de denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de bir eve giren kişinin ev halkına veya evde kimse yoksa kendisine selâm vermesinin istendiği (Nur suresi) ve mescitlerin Allah’a ibadet edilen kutsal mekânlar olması sebebiyle Allah’ın evleri diye nitelendirildiği dikkate alındığında bu namazın bir anlamda mescidin sahibi olan Allah’ı saygıyla selâmlama olduğu söylenebilir. Selâm ve selâmlama manasıyla tahiyye kelimesi ve türevleri birçok ayet ve hadiste geçmektedir.

Tahiyyetü’l-mescidin meşruiyeti sünnet ve icma ile sabittir. Fıkıh âlimleri, “Sizden biriniz mescide girdiğinde oturmadan iki rekât namaz kılsın” mealindeki hadiste (Buhârî) geçen emrin vücûba değil nedbe delâlet ettiğini, dolayısıyla tahiyyetü’l-mescidin müstehap olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde, “Sizden biriniz mescide girdiği vakit iki rekât namaz kılmadıkça oturmasın” hadisinde (Buhârî) yer alan nehyin de haramlığa değil kerahete delâlet ettiğini ve özürsüz olarak bu namazı kılmadan oturmanın mekruh olduğunu belirtmişlerdir.
Allah’a emanet olun…