Vilayetimizin tarihi konumu itibariyle önemini hemen herkes bilir. Daima büyük medeniyetlerin sınırları içinde kendine yer bulmuş hatta bazen en gözde şehir olmuştur. Ticaretin, sanatın, mücadelenin daim olduğu bir yer olageldi. Bu manada geçmişe dair taşıdığı izler çoktur. Ancak kimi kalıntılar yeni yapıların altında kaldı, kimi tahrip edildi, kimi daha keşfedilmeyi bekliyor kimi de zamanın insafına terk edilmiş durumda. Hepsini ele almak bir sütunluk yazıya sığmaz. O yüzden bu değerlerden ikisinden bahsedelim.
Yakın zamanda hem Van Kalesini hem de Edremit Seyir Tepesi’ni gezdim. İkisinin de yanı başında ilgi bekleyen değerleri var. İlki, Van Kalesi’nin günbatımına bakan tarafında yer alan eski şehir kalıntıları içinde kaybolmaya mahkûm su şebekeleridir. Bu sular Erek Dağı’nda çıkıp, pişmiş topraktan müteşekkil kanallar vasıtasıyla kaleye götürülen yüksek kaliteli sulardır. Ta Urartular zamanından kaldığı biliniyor!
Kalenin tepesinden bakınca kendi haline terk edilmiş kaynaklar açıkça görülüyor. Her kaynak hala faal. Öyle az su da değil yani. Mimari yapısı bozulduğu için suların çıktığı yerler derin çukur içinde kalıp gözelere dönüşmüş. Bu gözelerden çıkan sular daha aşağılarda birleşip önemli birçokluğa ulaştıktan sonra göle kavuşuyor. Sürekliliğinden dolayı, seyrettiği güzergâh boyunca sazlıklar oluşmuş.
Van’ın su ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda, atıl durumda bırakılan bu kaliteli suların değeri daha iyi anlaşılıyor. Sondan başlayarak takip edilirse ana kaynağa rahatlıkla ulaşılır. Belki de dağda küçük çaplı bir araştırmayla da ana kaynaklar tespit edilebilir. Kaynakların tespiti ve yeniden ıslahı şehrin epey ihtiyacını görür ve yaşam kalitesini arttırır.
İkinci kayıp değer ise Edremit’in değirmen vadisi ve eski istinat duvarlarıdır. İlçenin tam merkezinden Seyir Tepesi’ne doğru çıkan vadinin sağında ve solunda hâlâ kalıntıları ve su kanalları alenen görülen dört tane değirmen bulunuyor. Yol boyunca devam eden asırlık taş duvarlar da olduğu gibi duruyor. Duvarların içinden çıkıp devasa gövdelere sahip ağaçlar biraz tahribe sebebiyet vermiş. Ancak az bir çabayla eksikler tamamlanabilir ve turizme kazandırılabilir.
Taş değirmenlerin geçmişi Urartulara kadar gider. Zaten Şamran kanalının hemen yanı başına kurulmuşlar. Kanalın Urartular tarafından yapıldığını, 50 kilometrenden su getirildiğini, kanalın o günden bu yana fal olduğunu da biliyoruz. Geçmişle gelecek arasındaki bağlantıyı koparmamak adına mevcut kalıntıların onarılması mühim bir iştir.
Yeni bir çehreye kavuşmuş güzel ilçemizin, mezkûr değerlerin turizme kazandırılmasıyla daha da ilgi çekeceğini düşünüyorum. Ulaşımı kolay ve yakın üstelik. Belki burada bir yanlışı da dile getirmek gerekir. O da şudur; zaten yeşil alanı az olan ilimizin renkli Edremit’i son yıllarda hızlı bir yapılaşmaya maruz kaldı. Bahçelerden kocaman ağaçlar sökülüyor yerine birkaç ay içinde beton bloklar dikiliyor. Bu hızla giderse güzelim yeşillikten eser kalmaz!
Kentlerin ön plana çıkan yönleri, onların tarihi geçmişleridir. Konumu itibariyle büyük medeniyetlerden miras aldığı eserleri bağrında saklayan Van’ımıza gerekli ilgi-alaka gösterilmeli, bugüne kadar yaşatıp getirdiği her türlü eserleri yeniden hayata kazandırılmalıdır.
Basit bir gözlemle dikkatimi çeken iki durumu dile getirdim. Belki başka vatandaşlarımız çok daha önemli yerleri ve eserleri biliyorlardır, kim bilir!