Evdeki hanımlara karşı, çocuklarımız arasında, anne ve babamıza karşı, akrabalar arasında, komşulara karşı, ticaretimizde, idare ettiğimiz tüm alanlarda biz Müslümanlardan Adil olmamız, aleyhimize bile olsa adil davranmamız, Rabbimiz Allah azze ve celle tarafından bizden istenmiştir.
Rabbimiz Adildir, bizden de adil olmamızı, hakka hukuka riayet etmemizi istemiştir. Adil olmak, sadece İslami sorumluluk değil, aynı zamanda, insani bir sorumluluktur.
İşte bunun için kendi içimizden, bizim için adalette de ölçü olacak, örnek alınacak bir Peygamber göndermişlerdir. Kendileri, adil olunması gereken tüm alanlarda, en mühim ve basit meselelerde dahi bizzatiği örnek alınacak şekilde Adil davranmışlardır.
Bir gün Hz. Peygamberimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, anneleri Hz. Fatıma’nın da hazır bulunduğu bir vakitte su istemişlerdir. Peygamberimiz, önce Hz. Hasan, sonrasında hemen Hz. Hüseyin’e su vermişlerdir. Bu durumu gören Hz. Fatıma, ey Allah’ın Resulü görülüyor ki siz Hasan’ı Hüseyin’den daha çok seviyorsunuz, demişlerdir. Adil Peygamber ise hayır, sadece Hasan benden daha önce su istediği için kendisine Hüseyin’den önce su verdim, diye buyurmuşlardır. İşte böylesi basit görülen bir meselede bile en güzel örnek olan Peygamberimiz yine de adaleti gözetmişlerdir.
Bedir esirleri arasında olan amcaları Hz. Abbas için de diğer esirlerden istenen fidyenin amcasından da alınmasını ashabına söylemişlerdir.
Yine birgün Mahzun oğulları kabilesinden Fatıma adında eşraftan birilerinin kızı, hırsızlık yapmış. Kendisine şefaatçi olmak, hırsızı salıverdirmek kasdıyla Allah Resulünün en çok sevdiği sahabesi olan Hz. Üsame yanlarına gelivermiş. Kendisini sürekli çok güzel karşılayan Peygamberimiz, bu sefer ona kızarak, eğer kızım Fatıma bile bu suçu işleseydi, cezalandırılacaktı. Sizden öncekiler işte bu yüzden helak olmuşlardır. Fakir halktan biri bir suç işlediğinde cezalandırılırdı. Eşraftan, soylu ailelerden biri bir suç işlediğinde ise affedilirdi, diyerek, adaletten şaşmadığını ifade etmişlerdir.
Suçlunun kendilerinden, aileden bile olsa korunup, savunulamayacağının dersini, bu şekilde de bize göstermişlerdir. Bu ümmetin idarecilerinin, akrabalarını hakları olmadığı hususlarda gözettiklerinden dolayı, İslam tarihinde Müslümanların yaşadığı büyük acıları, kitap sayfaları acıyla kaydetmiştir.
Yine Allah Resulünün ashabından olan Tu’me bin Ubeyrik, bir Yahudinin hırsızlığını yaptığı rivayet edilir.Tu’me’nin mensubu olduğu Zafer oğulları, aşiretce Müslümandırlar. Sahabeden bazıları da gelip, ey Allah’ın Resulü, Tu’me’yi cezalandırırsanız, hem kendisi hem de aşireti İslam’dan dönebilirler, şeklinde ifadeler kullanmışlardır. Ancak Allah Resulü, Yahudiye, düşman olmasına rağmen yine de hakkını vermiştir. Tu’me de korkulduğu gibi Peygaberimizin adil hükmünden dolayı İslam diyarından kaçıp, İslam dininden de çıkıp, kafir bir hırsız olarak can vermiştir.
Peygamberimiz, ashabının müşriklerden suçsuz olanlarına haksızlık etmelerine engel olmuş. Bırakın insanları, hayvan hakları hususunda hassas davranmış ve ümmetine, hayvanlara bile eziyet etmemeleri tavsiyesinde bulunmuşlardır.
Allah Resulü’nün Peygamberlik öncesi Hilf-ul Fudul hareketi içerisinde bulunmasının asıl gayesi de yine adaletin yerini bulması, hak sahibinin hakkına kavuşması içindi. İslam’ın yayıldığı, güçlendiği bir günde, bugün bile hakları gaspedilenlerin haklarını savunmak için çağrılsam, yine de iştirak ederim diye buyurmuşlardı.
Evet dini, dili, rengi ne olursa olsun, hakları gaspedilenlerin, haklarını imkanlar ölçüsünde savunmak da her Müslümanın sorumluluğudur. Bu tavır aynı zamanda, Peygamber ahlakı ve tavrıdır.
Ancak Müslüman, elde edeceği imkanlarla milletin imanına ilişecek, İslami yapılara düşmanlık yapacak birilerinin de avukatı olmamalı, bilakis, öyleleri için canları cehenneme, diyebilmelidir.
Peygamberimiz Adil’di ve onun adaletinden dolayı nice insan İslam’ı kabul etti. Ne yazık ki bugün onun ümmetinden olan nice gafil Müslüman idarecinin adaletsizliğinden dolayı, bazı Müslümanlar bile artık İslam’dan soğumuş durumdadır.
Mehmet Göktaş hocanın ifade ettikleri gibi ibadetlerimizi Allah’a, adaletimizi de insanlara göstermeliyiz. Ancak bu şekilde Müslüman olmanın gereğini hakkıyla yerine getirmiş oluruz.