Zalim Saddam, 16 Mart 1988’de Irak Kürdistan’ında tarihe kara bir sayfa olarak geçen bir katliam gerçekleştirmişti. Halepçe, Irak Kürdistan’ında dindar insanların çoğunlukta olduğu bir şehirdi. Saddam’a destek vermeyip, Müslüman İran’a karşı da savaşmamıştı. Saddam, sözde dostları olan İslam düşmanı Avrupa ve Amerikalıların Müslümanlara karşı kullanılmak üzere, kendisine verdiği kimyasal silahlarla Halepçe’ye saldırmıştı. Bu saldırıda 7 bin Müslüman Kürd katledilmişti. On binlercesi de zehirli gazlardan ciddi şekilde etkilenmişlerdi. Müslümanlar o güne kadar bir çok katliam görmüştü. Ama ilk defa Irak Kürdistan’ının Halepçe kentinde, kimyasal saldırıyla toplu bir katliama maruz kalmıştılar. Elma kokusunu andıran kimyasalın, kokusuna koşan fakir Kürt çocukları, soludukları zehirli gazlarla acı bir şekilde can vermişti. Küçük bebekler anne kucağında ölmüş, babalar ise çaresiz bir yüz ifadesi ile gözleri açık vefat etmişti. Hayvanlar bile bu kahredici kimyasal saldırıda telef olmuştu. Ama sözde medeni dünya, yaşanan bu vahşete kör ve sağır kalmıştı. Çünkü ölenler, Ümmetin yetimleri, sahipsiz Müslüman Kürtlerdi. Oysa hesaplarına geldiğinde, bazen bir hayvanın ölümü için kıyameti koparıp, ayağa kalkabiliyorlardı. Maalesef dünya, yaşanan o büyük katliam ve soykırıma karşı, sessiz kalarak o gün sınıfta kalmıştı. Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.(A’raf 44) Küfür devam eder, Zulüm devam etmez.(Hadis) Saddam, yeri göğü ağlatan bu katlimın ardından güzel bir gün görmedi. Döktüğü mazlum Müslümanların kanları ona uğursuzluk getirdi. Saddam, tüm zalimler gibi katlettiği mazlumların ardından, adeta lanetlendi ve saltanatı devam etmedi. Zalimlerin sonu hep hüsran olmamış mıdır? Zalimler, döktükleri mazlumların kanlarında, kısa bir süre sonra adeta boğulup, kahrolmaktadır. Saddam da Halepçe halkına yaptığı zulmünden hemen sonra başka zalimlerin elleriyle kahrolan zalimlerden biri olmuştur. İşlediği katliamdan 3 yıl sonra, neredeyse tüm sözde dostları, aç kurtlar gibi kendisine saldırmıştılar. Yazık ki yönettiği ülke olan Irak, İslam medeniyetinin en kadim merkezlerinden biriydi. Saddam’ın uğursuzluğu yüzünden, Emperyalist güçler tarafından saldırıya maruz kalan Irak’ta, milyonlarca masum Iraklı, haksız yere katledilmişti. İslam toprağı olan Irak’taki neredeyse tüm tarihi, kültürel ve mali zenginliklerimiz yağmalanmış ve çalınmıştı. Kim bilir, İran basını saldırının hemen ardından bölgeye gidip, halen elimizde mevcut olan video ve fotoğraf çekimlerini yapmasaydı, belki de kimse kardeşlerimizin yaşadığı bu zulümden haberdar olmayacaktı. Müslüman İran’ın, Müslüman Halepçe halkına ulaşması, yaralılarını hastanelerine götürüp, tedavi ettirmesi de pek dile getirilmeyen bir hakikattir. Ancak, kadirşinas Kürdistan yetkilileri, her sene düzenlenen Halepçe şehitlerini anma törenlerinde, İran’a desteklerinden dolayı halen teşekkür etmektedirler. Bu gerçeği, Halepçe şehitlerini anma törenlerine katılan dostlarımdan bilmekteyim. Eminim ki Müslümanların akan gözyaşları ve kanlarından dolayı yüreğinde acı hisseden her Mü’min, Ümmetin farklı azalarının birbirleriyle yardımlaşmasına hasrettir. Rabbimden duam, Müslümanların yardımlaşma, dayanışma ve vahdet hasretlerinin son bulmasıdır. Ancak o zaman yaşadığımız acılar son bulur.