Allah’ın adıyla ALLAH’IN ZATİ SIFATLARI KIYAM Bİ NEFSİHİ: Kelime anlamı olarak kendinden var olmak demektir. Bu sıfat, Allah’ın hiçbir varlığa muhtaç olmadan kendinden var olduğunu ifade eder. Bu sıfatın zıddı olan muhtaç olma, Allah için mümkün değildir ve düşünülmesi haramdır. Bir önceki bölümde ifade edildiği üzere; kainat ve kainatın içindeki her şey sonradan yaratılmıştır. Çünkü bu maddi alem akıl, ilim, kabiliyet ve kudretten tamamen yoksundur ve kendinden herhangi bir şeyi yapma özelliğine sahip değildir. Bunları yaratan ise akıl, ilim ve kudret sahibidir. Varlığı da kendindendir. Eğer varlığı kendinden olmamış olsa; başka bir gücün varlığına muhtaç olur ki bu da onun yaratma sıfatını ortadan kaldırır. Çünkü sonradan yaratılan, yaratıcı olamaz ve hiçbir şeyi yoktan var edemez. Yaratılan, hiçbir zaman yaratıcı sıfatlarını taşıyamaz. Dolayısıyla Allah’ın (cc) varlığı kendindendir ve varlığı ile zatı birbirlerinden ayrı düşünülemez. Her şeyin yaratıcısı ve Alemlerin Rabbi olan Allah (cc); kendi kitabı olan Kur’an’ı Kerim’de kendisini şu şekilde vasıflandırıyor: “…Allah Sameddir ( her şey O’na muhtaçtır, O ise hiçbir şeye muhtaç değildir)…” (İhlas 2) “Ey insanlar! sizler Allah'a muhtaçsınız; Allah ise hiç kimseye muhtaç değildir, övgüye layık olandır” (Fatır 15) “Hiç şüphesiz Allah alemlerden müstağnidir (hiçbir varlığa ihtiyacı yoktur)” (Ankebut 6) KIDEM: Kelime anlamı olarak başlangıcı olmamak demektir. Bu sıfat, Allah’ın ezeli olduğunu ve varlığının başlangıcının olmadığını ifade eder. Bu sıfatın zıddı olan Hudûs (sonradan var olma), Allah için mümkün değildir ve düşünülmesi haramdır. Eğer Allah (cc) kıdem sıfatına sahip olmasaydı, yani kadim ve ezeli olmasaydı, varlığının bir başlangıcı olurdu ve sonradan var olmuş olurdu. Halbuki sonradan var olan her şey, bir yaratıcıya muhtaç olur. Bir yaratıcıya muhtaç olan ise yaratıcılık özelliğinden yoksun demektir, kendiliğinden var olamadığı gibi başka bir şeyi de yaratamaz. O halde geçmişte Allah’ın var olmadığı hiçbir zaman dilimi düşünülemez. Dolayısıyla Allah’ın (cc) varlığının bir başlangıcı yoktur ve O kadimdir. Allah (cc); kendisini kendi kitabında şu şekilde vasfetmektedir: “O, ilktir (varlığı her şeyden öncedir)” (Hadid 3) “Allah o ki, kendisinden başka ilah yoktur. Hayydır, kayyûmdur” (Bakara 255) Buradaki Hayy kelimesi, daima var olan demektir ki; bu da Allah’ın var olmadığı hiçbir zaman diliminin bulunmadığını, ezeli ve aynı zamanda ebedi olduğunu ifade etmektedir. BEKA: Kelime anlamı olarak sonu olmamak demektir. Bu sıfat, Allah’ın ebedi olduğunu ve varlığının sonunun olmadığını ifade eder. Bu sıfatın zıddı olan Fena (yok olma), Allah için mümkün değildir ve düşünülmesi haramdır. Eğer Allah Kadim olmamış olsaydı, Baki de olmazdı. Çünkü sonradan var olan, bir yaratıcı tarafından var olacağı için varlığını devam ettirmede de yaratıcıya ihtiyaç duyar. Yani varlığı kendinden olmayan şey, varlığını sürdürme hususunda da kendinden hiçbir şey yapamaz. Fakat Kadim olan, Baki de olur. Çünkü varlığının başlangıcı olmayan, sonradan var olan hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Varlığı zatından olduğu gibi varlığını sürdürmede de hiçbir şeye muhtaç olmaz. Hiçbir şey O’nun varlığını sona erdirme özellik ve gücüne sahip olamaz. Alemlerin Rabbi olan Allah (cc), Kadimdir ve Bakidir. Varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur. Her şeyi O yaratmıştır, O idare etmektedir, her şey O’nun emir ve kontrolü altındadır, hiçbir şey O’nun varlığını sona erdiremez. Allah (cc) kendi kitabında kendini şöyle vasıflandırmaktadır: “Celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zâtı ise bâki (ölümsüz-daimi) kalacaktır” (Er-Rahman 27) “Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a tevekkül et” (Furkan 58) VAHDANİYET: Kelime anlamı olarak bir olmak demektir. Bu sıfat, Allah’ın bir olduğunu, eşi ve ortağının olmadığını ifade eder. Bu sıfatın zıddı olan Kesret (çokluk) ve Şirk (eş-ortak), Allah için mümkün değildir ve düşünülmesi haramdır. Bu kainat ve içindeki varlıkların mükemmel bir düzen ve sistem üzere hareket etmesi, bütün ilahi dinlerdeki ve kutsal kitaplardaki inanç esasları, Allah’ın birliğini göstermektedir. Eğer birden çok yaratıcı olmuş olsaydı, bunların farklı özelliklere sahip olmaları gerekirdi. Çünkü tamamıyla aynı özelliklere sahip olan birden çok yaratıcının olması bir anlam ifade etmemektedir ve bu mümkün de değildir. Farklı özelliklere sahip olan yaratıcıların ise, farklı iradeleri ve farklı sünnetleri olurdu, aynı zamanda yarattıkları şeyler arasında da farklılıklar olurdu. Bunun bir neticesi olarak bu kainat ve içindeki varlıkların oluşturduğu düzen ve sistemdeki mevcut mükemmel ahenk olmazdı. Allah (cc), Kur’an’ı Kerim’de kendisini şu şekilde vasıflandırmaktadır: “De ki: O Allah bir tektir” (İhlas 1) “Hiçbir şey O’nun dengi değildir” (İhlas 4) “O, öyle Allah'tır ki; O'ndan başka ilah yoktur” (Haşr 22) “Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı yerin ve göğün düzeni altüst olurdu. O halde Arş'ın rabbi olan Allah, o müşriklerin asılsız yakıştırmalarından münezzehtir” (Enbiya 22) O halde Allah (cc) hem zatında, hem sıfatlarında ve hem de fiillerinde birdir. O’nun için ne zatında, ne sıfatlarında ve ne de fiillerinde çokluk, eş ya da ortak düşünülemez. MUHALEFETÜN LİL HAVADİS: Kelime olarak sonradan var olanlara benzememek demektir. Bu sıfat, Allah’ın (cc) hem zatında, hem sıfatlarında ve hem de fiillerinde hiçbir şeye benzemediğini, sonradan var olan her şeyden farklı olduğunu ifade eder. Bu sıfatın zıddı olan Şebahet (benzerlik), Allah için mümkün değildir ve düşünülmesi haramdır. Kainat ve içindeki varlıkların tümü sonradan var olmuşlardır. Mürekkeptirler, yani parçalardan meydana gelmişlerdir. Kendiliğinden var olamadıkları gibi başka bir şeyi de yoktan var etme gücüne sahip değillerdir. Hepsi eskimekte ve ölüme doğru yol almaktadır. Tüm bunlar, eksikliğin, noksanlığın, muhtaçlığın ve acizliğin eseridir. Allah (cc) ise bütün kainatın ve içindeki her şeyin tek yaratıcısıdır. Varlığı kendinden olup ezeli ve ebedidir. Eşi ve ortağı yoktur. Her türlü eksiklik, noksanlık ve acizlikten münezzehtir. Dolayısıyla sonradan yaratılan hiçbir şeye benzememektedir. Eğer sonradan yaratılan varlıklara benzemiş olsaydı, zatında, sıfatlarında ve fiillerinde onların taşıdığı özelliklere benzer özellikler taşırdı ki bu da O’nun “Kıyam bi nefsihi”, “Kıdem”, “Beka” ve “Vahdaniyet” vasıflarını ortadan kaldırırdı. İnsan, Allah’ın zatını kavrayamaz. Ne kadar düşünürse düşünsün, ne hayal ederse etsin, Allah bütün bunlardan farklıdır. Çünkü insan, kendisinden yaratılmış olduğu maddenin dışına çıkamaz ve maddi alemin dışında herhangi bir şeyi tasavvur edemez. Tasavvur edebildiği her şey nihayet sonradan var olmuş şeylerdir. Onun için insanlar bu konuda düşünmekten men olunmuşlardır. Allah (cc) kendisini Kur’an’ı Kerim’de şu şekilde vasıflandırmıştır: “O'nun benzeri hiçbir şey yoktur” (Şura 11) “Hiçbir şey O'na denk değildir” (İhlas 4) Allah’a emanet olun.