M. Ali Doyar
Allah'ın adıyla
İslam, insanlara ilahi dünya görüşü ve bakış açısını sunar. Aynı şekilde İslam, bu dünya görüşü ve bakış açısına göre, dünya hayatı için bir yaşam şekli belirlemiştir. Dolayısıyla imanın ve İslam'ın şartlarında ifadesini bulan hususiyetlere inanıp tasdik eden birinin; insana, hayata, fikirlere, olaylara ve İslam'ın belirlemiş olduğu yaşam şekline bu bakış açısıyla bakması gerekir. Aynı şekilde; Allah'ın (cc) kelamı olan Kur'an'ın ve O'nun Resulünün (sav) sünnetinin, her konuda en doğru bilgileri verdiğine, en doğru yolu gösterdiğine inanıp kabul etmesi ve her konuda müracaat edilmesi gereken yegane kaynağın Kur'an ve Sünnet olduğunu bilmesi gerekmektedir. Bu, imanın gereğidir.
Bizler; Allah'ın (cc) varlığına ve birliğine, eşsiz ve benzersiz olduğuna, bütün kainatı yaratıp idare ettiğine inandığımıza göre, Kur'an'ın O'nun kelamı ve Muhammed'in (sav) de O'nun Resulü olduğuna iman ettiğimize göre, insanı tanıma konusunda müracaat edeceğimiz adres vahiydir. Yani Kur'an ve onun pratik tezahürü olan Sünettir.
İnsanı Allah (cc) yarattığına göre onu en iyi bilen de hiç şüphesiz yine Allah'tır (cc). Dolayısıyla en doğru bilgiyi bize vahiy verecektir. Bakalım bu konuda Kur'an bize ne demiş.
O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. (Secde 7)
Hani Rabbin meleklere demişti ki: 'Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım. ' 'Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!' (Hicr 28–29)
Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. (Mü'minun 12–14)
Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi. (Bakara 30)
Allah Adem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları önce meleklere arz edip; eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. (Bakara 31)
Sonra Rabbi, onu (Ademi) seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona doğru yolu gösterdi. (Ta–ha 122)
Yukarıdaki ayetler bizlere şu hakikatleri gösteriyor.
Allah (cc) ilk insanı topraktan yarattı. Daha sonra gelen insanların ise, evlilik yoluyla çoğalmalarını sağladı. İnsanlar, bu dünyada halife ünvanıyla yaratılmışlardır. İlk insan olan Adem (as), aynı zamanda bir peygamberdir. Allah (cc); Âdem'i (as) (ilk insan ve peygamber olması hasebiyle) ilim ile donatmış, hakikatleri bildirmiş ve ona doğru yolu göstererek kulluğun icaplarını haber vermiştir.
Ayette geçen halifenin anlamı; Allah'ın (cc) emir ve yasaklarını alıp tatbik etmekle mükellef olmak, bu işle vazifeli olmak demektir. Dolayısıyla insan; Allah'ın (cc) yeryüzünde yarattığı halifesi, O'nun (cc) emir ve yasaklarını tatbik etmekle vazifeli olan kuludur.
İnsanın yaratılış sebep ve hikmetleri konusunda, yine en doğru bilgileri veren Kur'an şunları bildirmektedir:
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. (Duhan 38–39)
Hanginizin daha iyi amel işlediğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O; Aziz'dir, Gafur'dur. (Mülk 2)

Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir. (En'am 165)
Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz (Enbiya 35)
Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık. (İnsan 2)
Yukarıdaki ayetler bize gösteriyor ki; Allah (cc) bu dünyayı imtihan yeri olarak var etmiş, insanı da bu dünyada belli bir süre için imtihandan geçirmek üzere yaratmıştır. Yani insan, başka bir sebepten değil, Allah'a (cc) kulluk edip etmeme, Allah'ın (cc) emir ve yasaklarına uyup tatbik edip etmeme konusunda bir hayat sınavından geçmek üzere yaratılmıştır. Bu nedenle gönderdiği kitap ve elçilerle İnsana kendisini tanıtmış, insanoğlunun kul sıfatıyla yaratılış gaye ve hikmetlerini bildirmiş, söz konusu imtihan süreci içinde insanın mükellefiyet alanını ve sınırlarını beyan etmiş, uyulması ve kaçınılması gereken konuları emir buyurmuştur. Bununla birlikte insana, tüm bunları kavrayıp algılayabilecek akıl, kabiliyet, gören göz ve işiten kulak vermiştir. Tüm bunlar konusunda kendi seçimini yapması için de onu irade sahibi kılmıştır.
O halde demek oluyor ki; insan bu dünyada bir hayat sınavından geçirilmek üzere, halife ünvanıyla yaratılmıştır. Görevi de, Allah'a kulluk (ibadet) etmek, yani O'nun emir ve yasaklarını alıp uygulamaktır.
Nitekim Allah (cc), bir başka ayette insanın vazifesini, yani halife olarak yaratılan insanın vazifesini şu şekilde emir buyurmaktadır: 'Ben, cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım' (Zariyat 56)
Dolayısıyla insan, bu dünyada kendi tercihini yaparak kimliğini ortaya koyacaktır. Neye inandığını, neye ve kime hizmet ettiğini, hangi amelleri işlediğini, kısacası ne olduğunu ve hangi yolun yolcusu olduğunu bu dünyada ortaya koyacak ve gösterecektir. İnsanın bu dünyada varlığı, bu sebep üzerine bina edilmiştir.
İNSANIN AKİBETİ
Bütün kainatı yaratan Allah (cc), yukarıda izah edildiği üzere insanı nasıl ve niçin yarattığını kendi kitabında beyan ettiği gibi, insanın akıbeti ile ilgili de bize bilgi vermektedir. Her şeyi yaratan ve her şeyin en doğrusunu bilen Allah (cc); bu konuda bizlere şu beyanatlarda bulunuyor.
Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar. (Casiye 24)
Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. (Mü'min 59)
O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir…. . (Mücadele 6)
Sonra o gün size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz. (Tekasür 8)
O gün insanlar, amellerinin karşılığı kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çıkacaklardır. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür. (Zilzal 6–8)
Sur'a üflenince, Allah'ın diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa hepsi ölecektir. Sonra ona bir daha üflenince, onlar ayağa kalkar bakışır dururlar! Yeryüzü, Rabbinin nuru ile aydınlanır, kitap konulur, peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkaniyetle hüküm verilir. Onlara asla zulmedilmez. Herkes ne yaptıysa, karşılığı tastamam verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. İnkar edenler, bölük bölük cehenneme sürülür……………. Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir………………. (Zümer 68–73)
Yukarıdaki ayetler apaçık ifade ediyor ki; Allah (cc), kıyamet gününde bütün insanların ruhunu alacak, canlı hiç kimse kalmayacaktır. Yani bu dünya hayatı sona erecektir. Daha sonra onları diriltecek ve dünyada iken sorumlu tutuldukları her amellerinden hesaba çekecektir. Kim O'na (cc) inanıp itaat ederek, gönderdiği kitaba ve peygambere uymuş ise, onu cennete koyacak, kim de aksini yaparak O'na ve peygambere inanmayıp itaat etmemişse, onu da cehenneme koyacaktır. Bundan sonraki hayata ahiret hayatı denir ki, ahiret hayatında artık asla ölüm yoktur.
Bütün bunlar, insanın bizzat kendisiyle, kendi öz hayatıyla ilgili hakikatlerdir. Onu yaratan ve onu en iyi bilen Allah (cc) tarafından bildirilen hakikatlerdir. Dolayısıyla bütün bu hakikatler, inanan insanda bir bakış açısı ve dünya görüşü oluşturur. Müslüman; insana, hayata, olaylara, sebep ve sonuçlarına hep bu bakış açısıyla bakar, buna göre değerlendirir. İnsanın bu dünyada imtihan için yaratılması, Allah'ın (cc) emir ve yasaklarına karşı sorumlu olması, ölümün olması, ölümden sonra sorumlu tutulduğu amellerden hesaba çekileceği, sonuçta ya cennet veya cehenneme gireceği hakikatini göz önünde tutarak; inanç, düşünce ve icraatlarını bu hakikatlere bina etmeye çalışır. Çünkü biliri ki insan, dünya ile başlayıp ahiret ile son bulan hayatın yolcusudur. Her şey maksadına uygun olursa değer ifade eder, maksadına uygun olmazsa hiçbir değer ifade etmez…. Allah'a emanet olun.