Allah'ın adıyla
Bu dünya hayatı bir imtihandır. 'O, hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O Aziz'dir, Gafurdur' (Mülk 2)
Bizim için dünya hayatı namına en önemli konu, söz konusu bu imtihanı kazanmaktır.
Bu açıdan Hz. Muhammed (sav) son derece önem arzetmektedir. Çünkü O (sav), sıradan bir insan değildir. Allah'ın Rasulüdür.
'Muhammed, sizin erkeklerinizden herhangi birinin babası değildir. Fakat O, Allah'ın Rasulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir' (Ahzap 40)
Allah'ın (cc) Rasulü demek; Allah'ın insanlar arasından özel olarak seçtiği ve kendisine vahyettiklerini insanlara ulaştırmasını istediği seçkin insan demektir. Nitekim Allah'ın Rasulü; insanlara Allah'ı tanıtmak, hayatın hakikatlerini bildirmek, Allah'ın dinini öğretmek, nasıl ibadet edileceğini göstermek ve böylece kurtuluş yoluna yönlendirmek için gönderilmiştir. Onun için Allah (cc); 'Peygamber size verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.' (Haşr 7) buyurmuştur. Çünkü peygamber, Allah'tan aldıklarını insanlara ulaştırmaktadır.
Bundan dolayı Peygambere itaat etmek gerekmektedir ki Rabbimiz bu konuda da şöyle buyurmaktadır: 'Ey iman edenler! Allah'a ve Rasulüne itaat edin.' (Enfal 20)
Çünkü Muhammed (sav) kendinden konuşmaz. Allah (cc) kendisine ne vahyettiyse, onu olduğu gibi, ekleme ve çıkarma yapmadan, herhangi bir değişiklik yapmadan insanlara tebliğ etmektedir. 'O (Peygamber) heva ve hevesinden konuşmaz. O (O'nun söyledikleri, kendisine) vahyedilen vahiyden başkası değildir.' (Necm 3,4)
Bundan dolayı Hz. Muhammed'e (sav) itaat, Allah'a (cc) itaat etmek demektir. 'Kim Rasule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.') (Nisa 80)
Konuyla ilgili bir hadisinde Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Bana itaat eden, Allah'a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah'a isyan etmiş olur.' (Buhari, Müslim, Nesai, İbni Mace)
Dolayısıyla Hz. Muhammed (sav), kurtuluş yolunun başöğretmeni ve Allah'a kullukta başvurulan en güzel örnektir. 'Andolsun ki sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah'ı çok zikredenler için Allah'ın Rasulünde güzel bir örnek vardır' (Ahzap 21)
O halde Hz. Muhammed'i (sav) tanımak ve anlamak; hakikati öğrenmek ve kurtuluş yolunu bulmak demektir. Sünnetini yaşamak ise; kurtuluş yoluna girmek ve hayat imtihanını kazanmak demektir.
Bu sebepledir ki; Kur'an sünnetsiz olmaz, sünnet de Kur'an'sız olmaz. Nitekim Rasulullah (sav); Kur'an'ı hayatında pratize eden yüce bir şahsiyettir ki O'nun için 'Yürüyen Kur'an' tabiri kullanılmıştır. Sadece Kur'an'ı alıp sünneti ondan ayırmanın veya dikkate almamanın tehlikesine dikkat çeken Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: 'Dikkat edin! Bana kitap ile birlikte onun bir misli verildi. Dikkat edin! Karnı tok bir adamın koltuğuna yaslanarak; 'size sadece Kur'an lazım. O'nda helal bulduğunuzu helal, haram bulduğunuzu da haram bilin yeter' diyeceği günler yakındır' (Kütüb-i Sitte)
Netice itibariyle Rasulullah'ı (sav) rehber edinenler her daim aziz olmuşlardır. Rasulullah'ın (sav) rehberliğini terk edenler ise her daim zelil olmuşlardır. Çünkü; 'İzzet; ancak Allah'ındır, O'nun Rasulünündür ve Mü'minlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler' (Münafikun 8)
Allah'a emanet olun.