Âlim, İmam, Hoca, Şeyh, Mümin, Hacı gibi Müslümanlar olarak değer verdiğimiz bazı kavramlarımız vardır. Ama hiç birisi Şehit kavramı kadar değerli değildir. O yüzdendir ki Hz. Resulullah filan hayrı yapana şu kadar Şehit ecri vardır, demişlerdir.

Şehit ve Şehadet kavramları, İslami terimlerdir. Temeli ve hedefi beşeri ideolojiler olan örgüt veya sistemlerin bu kutsal terimlerimizi kendi ölüleri için kullanmaları, kınanması gereken bir tavırdır.

Müslüman bir kişi Allah'ın dinini yüceltmek, yani kendisinin, ailesinin ve toplumun hayatına İslam'ı hakim kılma mücadelesi içerisindeyken veya bu yolda savunulması gereken değerleri korurken katledilirse, Şehittir.

İslam düşmanı zalimler, Hz. Âdem'den bugüne dek, yeryüzünü Müminlere dar etmenin uğraşı içerisindedirler. Böylelikle Şeytan'ın hizbi olarak, Müslümanların imanlarını, topraklarını ve tüm değerlerini ellerinden almaya çalışmışlardır. Bugün de bizlere karşı kirli savaşlarını ilkesiz ve en acımasız bir şekilde sürdürmektedirler.
Şehit ise Allah'ın Hizbi olarak, tarihin tüm dönemlerinde ''Islah olma ve ıslah etme mantığıyla'' yaptığı hayırlı çalışmalarla Şeytan hizbinin şer hedeflerine varmamaları, toplumda sebep oldukları tahribatları inşa etmek için mücadele ederken, kanı akıtılan Müslümandır.

Şehit, İnsanlık için verilen bu mübarek mücadeleyi, Allah ve Resulünün emri üzere başlatan şuurlu Müslümandır.
'Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.' (Al-i imran 104)
'Sizden kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin...' (Müslüm, Tirmizi)

İşte Şehit, Allah'ın emri gereği, hayır çağrısına icabet eden hayırlı insanlarla mensubu olduğu topluluğu, topluma iyiliği emretme ve kötülüklerden men etme gücüne ulaştırayım, Resulullah'ın da buyurduğu gibi münkeri de elimle iyiliğe dönüştüreyim derken, aslında insanları insanlıklarından uzaklaştıranların da çarkına çomak sokmuş oluyor.
Böylelikle şeytan hizbi olan zalimler de kendisinin bu şekildeki Kuran ve sünnete uygun olan anlayışına ve mücadelesine tahammül edemezler. İşte burada da Hak ve batıl mücadelesi kaçınılmaz olmaktadır.

Öyle bir mücadele ki hemen hemen tüm maddi imkanlar zalimlerin elinde. Şehit ise bulunduğu Hak tarafı zayıf da olsa, Hz. Ali, Ebubekir, Osman ve Hz. Ömer gibi sonuna kadar Hakkın tarafında kalır.

Batıla karşı mücadele azmini ise ibadet ve takvasıyla kemale erdirdiği imanından almaktadır. Hem Şehidi, Rabbi de Kuran ayetleriyle haklı mücadelesini sürdürmeye teşvik etmektedir.
'Onlardan korkmayın, benden korkun.
Fitne kalmayıp, din yanlız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın.' (Bakara 193)
'Ey inanlar, size yakın olan inkarcılarla savaşın.' (Tevbe 123)
Şehidi, Hz. Resulullah da mecbur kaldığı cihada teşvik etmektedir.
'Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
Allah yolunda cihat etmeyen veya gönlünde cihat etme arzusu olmadan ölen, nifak üzere ölmüştür.
Sizden biriniz karınca ısırmasından ne acı duyarsa, şehit olan da ölümden o kadar acı duyar.'
Şehit, bedelini bile bile daularında cenneti isteyendir.

Evet, Üstad'ın dediği gibi cennet ucuz değildir.

Şüphesiz Allah, Müminlerden canlarını ve mallarını kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. (Tevbe 111)
Şehit, cenneti hak etmek için canından ve malından Allah için Allah yolunda geçmesi gerektiğini çok iyi bilmektedir.
İşte geride bıraktığımız Şubat ayı Şehitler ayında Türkiye'nin birçok yerinde andığımız İslam Davasının Şehitlerinin genel olarak sahip oldukları ruh hali kısaca bu şekildedir.
Allah Resulünün ashabı da Şehadet için adeta birbirleriyle yarışmışlardır. Ve en değerli sahabeler çok değerli İslam dini için feda olmuşlardır. Böylelikle Müslümanlar ve insanlar özgürlüklerine kavuşmuş ve zaferler elde etmişlerdir.

Kadın sahabeler ise iman etmede, Hz. Hatice ile öncülükederken, aynı şekilde Şehadette de Hz. Sümeyye ile yine biz erkek Müslümanlara öncülükte bulunmuşlar. Hem kendileri Şehadete giden Allah yolundan geri durmamış, bir de kardeşlerini, eşlerini ve çocuklarını bu yola teşvik etmişlerdir.

Bu günün Müslüman kadını da şehadet yolu olan, Allah yolundan uzak durmamalıdır. Kardeşlerini, eşini ve çocuklarını Allah yoluna teşvik etmeye devam etmelidir.
Şehitler Allah dinini, davasını canlarını feda ederek biz Müslümanlara emanet bırakmışlardır. Bu günün Müslümanları olarak bizler, yarın Şehitlerle bir araya geleceğiz. O gün şehitlerin yüzümüze gülmeleri, bizi kucaklayıp, şefaat etmeleri için bizler, emanet bıraktıkları İslam dinini, davasını en az onlar kadar sahiplenmede gayret göstermeliyiz. Yoksa o gün Şehitler yüzümüze bakmayacak, belki de bizden davacı da olacaklardır.
Müslüman vefalıdır.
Vefalı Müslüman olarak Şehit, Şehadetiyle Allah'a verdiği sözü yerine getirdi ve Allah'ın kendisine vadettiği her şeye kavuştu.
Vefalı Müslümanlar olarak bizler de Şehit kardeşlerimizin ardından söz veriyoruz ki

Peygamberin yolu olan yolunuzdan asla geri dönmeyeceğiz. Bu yolda önümüzde çıkan tüm engellerle çekinmeden, bize Rehber olan Şehit gibi mücadele edeceğiz.