Allah'ın adıyla
Bu dünyayı imtihan yeri olarak yaratan Allah (cc), insanı da bu dünyada imtihandan geçirmektedir. Onun için bu imtihandan geçen her insan ölümü tadacak ve ölümden sonra tekrar diriltilerek dünyada yaptıklarından dolayı hesaba çekilecektir. Bu dünyayı büyük bir sınav salonuna benzetecek olursak, insan da bu sınav salonundaki öğrenci mesabesindedir.
Bu yüzden iman eden her kişi, bu imtihanı güzel bir şekilde tamamlamak ve dünyadan güzel bir şekilde ayrılmak ister. Bu bakımdan şehadet, her Müslümanın arzusudur. Çünkü şehadet, dünya imtihanını üstün başarı ile tamamlamaktır.
Ancak bu başarıyı herkes gösteremez ve bu arzuya kavuşmak herkese nasip olmaz. Allah (cc), layık olan kimseye şehadeti nasip eder. Çünkü Allah rızasını her şeyin önüne koymak, hakka tabi olmak, hakka davet etmek ve bu uğurda canını ortaya koymak kolay değildir. Bunu ancak sarsılmaz bir iman ve ihlas sahibi olanlar yapar.
Şehadet, 'Allah yolunda vurularak can vermek' anlamına gelir ki, Allah yolunda öldürülen kimseye de şehit denir. Onun için şehadet, İslam'da önemli bir yer tutar ve şehit, Allah'ın (cc) kendisini övdüğü yüksek makam sahibi kişidir. Çünkü şehit, kendini hakka adamış ve canını Allah için feda etmiştir. Bu yüzden Allah (cc) şehitleri övmüş, onlara büyük ikramlarda bulunduğunu haber vermiş ve Mü'minleri buna davet etmiştir. Konuyla ilgili bir ayette Rabbimiz şöyle buyurmuştur: 'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis (onlar) diridirler. Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.'
(Al-i İmran 169)
Konuyla ilgili başka bir ayette ise Rabbimiz şöyle buyurmuştur: 'Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler fakat siz bunun farkına varamazsınız.' (Bakara 154)
Bir hadiste ise Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: 'Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra yine cihad edip öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip öldürülmeyi isterdim' (Buhari, Müslim)
Şehadet, İslami bir kavramdır ve şehit, ancak Allah (cc) yolunda öldürülen kimseye denir. Her kim ki Allah'a iman eder, Allah'ın kelimesinin yücelmesi ve Allah'ın dininin hakim olması için mücadele eder ve bu yolda öldürülürse işte o şehittir. Burada iki temel şart vardır ki; bunlardan birincisi Müslüman olmak, ikincisi ise Allah (cc) yolunda öldürülmektir.
Ebu Musa el Eş'ari'nin (ra) konuyla ilgili olarak rivayet ettiği bir hadiste bu konu güzel bir şekilde ortaya konmaktadır: 'Bir gün Peygamber efendimize (sav); 'Ya Rasulallah! Adamın biri kahramanlık için, biri hamiyet ve kavmiyet için, biri de riya ve şöhret için savaşır. Bunlardan hangisi Allah yolundadır (yani şehittir)' diye sorulunca, Allah Rasulü (sav): 'Kim Allah kelimesinin yücelmesi için savaşırsa o Allah yolundadır (yani şehittir)' buyurdu' (Ebu Davut)
Ancak bugün görüyoruz ki şehadet ve şehit kavramları istismar ediliyor. İslami değerlere karşı çıkan ve Müslümanlara düşmanlık yapan kesimler dahi bu kavramları kullanmaktadırlar. Kendi ideolojilerini şirin göstermek ve kutsallık kazandırmak için ölülerine şehit demekte, hatta bunu propaganda malzemesi haline getirmektedirler. Şu husus unutulmamalıdır ki, bir kişiye şehit demekle o kişi şehit olmaz. Allah'a hakkıyla iman edip teslim olmayan ve O'nun yolunda canını vermeyen hiçbir kişi hakikat nazarında şehit olarak isimlendirilemez. Şehadetin ne olduğunu ve kime şehit dendiğini Allah (cc) ve Rasulü (sav) bize açık bir şekilde beyan etmiştir. Müslüman olan kişinin şehadet ve şehit konusundaki değer yargısı bu şekildedir.
Şubat ayının şehadet ayı olması münasebetiyle, tüm şehitleri minnet ve rahmetle anıyorum.
Allah'a emanet olun.