Allah'ın adıyla
İnsanlar toplum hayatı yaşarlar. Bu açıdan yerleşim yerlerinin yapısı, sosyal hayat açısından çok önemlidir. Şehirlerin cadde ve sokakları, meskenleri, ticaret yerleri, park alanları, sağlık ve eğitim kurumları gibi yerler, toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede olmakla birlikte adalete, temel hak ve hürriyetlere de uygun olmalıdır.
Peygamberimizin (sav) hayatına baktığımızda, şehrin yapısı ve düzeniyle yakından ilgilendiğini; şehir planlaması yaptığını, yol genişliği ve bina yüksekliği tayin ettiğini, yerleşim düzeni belirlediğini, şehrin su ihtiyacını karşılama ve ağaçlandırma ile ilgilendiğini, şehrin temizliği ve sağlığıyla ilgili emir ve tavsiyelerde bulunduğunu, pazar yeri belirlediğini ve hata pazar denetimi yaptığını görürüz. Örneğin; Medine'de yeni evler inşa edilirken, farklı yönlerden gelen iki yüklü devenin geçişine rahatlıkla imkan verecek şekilde sokakların geniş bırakılmasını emretmiştir. O zamanın şartlarında bu genişliği yedi zira' (yaklaşık 3,5 m) olarak belirlemiştir. İslam'ın ikinci halifesi olan Hz. Ömer (ra) da Basra ve Kufe şehirlerinde yeni yapılacak sokakların 9 zira' (yaklaşık 4,5 m) olması talimatını vermiştir.
Aynı şekilde Peygamber efendimiz (sav), evlerin yapısı ve yüksekliği konusunda da çeşitli emir ve tavsiyelerde bulunmakla birlikte bazı yasaklamalarda bulunmuştur. Örneğin; Müsned'de geçen bir hadiste Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: 'Üç şey insanın saadetindendir: saliha bir eş, geniş bir ev ve rahat bir binek'. Komşuluk haklarından bahsederken; 'Evinin damını (çatı yüksekliğini) onunkinden yüksek tutma ki, onun rüzgarını kesmeyesin...' (Kandehlevi, Hayatüs-sahabe) buyurmuştur.
Çünkü şehirleşme ve mesken, özelde insan hayatında genelde ise toplum hayatında önemli bir yer tutar. Şehrin yapısı ve düzeni, meskenlerin mimari yapısı, metrajı, yüksekliği, birbirlerine uzaklığı ve sağlamlığı hem birey hem de toplum hayatına doğrudan etki eder. Eğer meskenler sağlam, geniş, birbirlerini boğmayacak şekilde uzak ve toplumun inanç ve kültürüne uygun mimari yapıda ise insanın huzuruna vesile olur. Aksi halde insanın huzursuzluğuna sebep olur.
Bu açıdan bakıldığında Van'da çok çarpık bir şehirleşme olduğu görülür. Şehirde yükselen binalara bakıyorsunuz, birçoğunun arasındaki mesafe birkaç metre kadardır. Çoğu katlar doğrudan güneş görmediği gibi aydınlıktan da mahrum. Evlerinde sıkılan insanlar, nefes alabilecekleri yakın bir park alanından da mahrum. Her mahallede bir park alanının bulunması, insanların rahat nefes almaları ve ruhen rahatlamaları açısından çok önemlidir. Bununla birlikte, şehirde araba parkı konusunda ciddi sıkıntılar vardır. Sabah işine giden ve akşam evine dönen insanların çoğu, arabasını park edeceği yer bulmakta zorlanmaktadır.
Onun için mesken yapısı ve şehirleşmeye gereken önem verilmelidir. Özellikle mesken konusunda yetkililer çok duyarlı ve dikkatli olmalıdır. İhtiyaçtan ziyade ticari amaçla yapılan ve hızla çoğalan çok katlı binalar, şehirdeki belediye otobüslerine binen kalabalıklar misali birbirlerini adeta nefessiz bırakmaktadır. Güneşten ve yeteri kadar aydınlıktan mahrum bu evler, sağlıksız ve insan psikolojisi üzerinde olumsuz tesir bırakmaktadır.
Meskenlerin; kaç katlı olurlarsa olsunlar, en alt kata kadar hiç biri diğerinin güneşine ve aydınlığına engel olmaması, pencerelerin, komşu evin içi görülmeyecek şekilde konulması, hem sosyal adaletin, hem de temel hak ve hürriyetlerin tabii bir gereğidir. İmar planları yapılırken ve imar izni verilirken bunlara dikkat edilmelidir.
Allah'a emanet olun.