Allah'ın adıyla
Hayatın bir imtihan olduğunu hep söyleriz. Karşılıklı konuşmalarımızda veya bir arada bulunduğumuz ortamlardaki sohbetlerimizde bunu hep dile getiririz. Ancak bunun bizde ne kadar bilinç halini aldığı önemlidir.

Çünkü insanın bir şeyi bilmesi ile o şeyin insanda bilinç halini alması arasında fark vardır.
Dünya hayatının imtihan olduğu hususu Kur'an'ı Kerim'de şöyle ifade edilmektedir: «O (Allah) ki; hanginizin amelinin daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Ve O; Aziz'dir, Gafur'dur.» (Mülk 2)

İmtihan bilinci, insanın hayatına müspet etki eder, ona şekil verir ve istikamet kazandırır.
Üniversite sınavına giren bir öğrencinin sınav salonundaki halini düşünelim. Hayal ettiği okula girebilmek için sınav sorularını dikkatli bir şekilde okur ve doğru cevap verebilmek için çaba sarf eder değil mi? Bunun için tamamen sınava odaklanır, zamanını iyi değerlendirmeye ve boşa harcamamaya çabalar.


Bu dünyanın imtihan yeri olduğuna ve kendisinin bu dünyada hayat sınavından geçtiğine inanan Müslümanın da; üniversite sınavına giren bir öğrencinin sınav salonundaki hali gibi sınavı kazanmaya çabalamalı ve ahirete hazırlık yapmalıdır. Öyle ki bu, kendisinde bir bilinç haline gelmeli ve bu bilinçle hareket edip bu sınavı kazanmaya gayret etmelidir.

Üniversite sınavına giren öğrencinin nasıl ki sorumlu tutulduğu konular varsa ve bu konularla ilgili sorulara vereceği doğru cevaplara göre sınavdan bir netice alacaksa, dünya hayatındaki sınavı kazanmak için de insanın sorumlu tutulduğu hususiyetler vardır ve bu hususiyetlere riayet edip etmemesi onun sınav neticesini ve ahiretteki durumunu belirleyecektir.
İşte bu, İslam'dır. İnsanın bu dünya hayatındaki sınavı kazanması, İslam'ı hayatının her alanında ve her anında yaşamasıyla mümkündür. Hem bireysel hayatında hem aile hayatında ve hem de sosyal hayatında bütünüyle tatbik etmesiyle mümkündür. Hiçbir işte, hiçbir şekilde ve hiçbir anda İslam'dan uzaklaşmamakla, her anını İslam ile geçirmekle mümkündür. Nitekim İslam, yaşanmak üzere gönderilmiş bir dindir ve insan, onu hayatına tatbik etmekle sorumlu tutulmuştur.

Sınav salonundaki birinin sınav havasından uzaklaşması, sınavdan başka şeylerle meşgul olması veya sınav sorularına önem vermeden rasgele cevap vermesi nasıl ki yanlış ve garipsenecek bir durum ise, bu dünya hayatında sınavın kendisiyle kazanıldığı İslam'dan bir an bile olsa uzaklaşma ya da her işte onu esas almama çok daha yanlış ve çok daha garipsenecek bir durumdur.

O halde Müslüman, sınavda olduğunu bir an bile aklından çıkarmadan her anını İslam ile geçirmeli, her işini İslam'a göre yapmalı ve her amelini İslam'a göre şekillendirmelidir ki ölüm geldiğinde, onu sınavı kaybedecek bir halde bulmasın.

«Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde sakının ve ancak Müslümanlar olarak ölün» (Al-i İmran 102) ayeti bize bunu son derece veciz bir şekilde açıklamaktadır. İman edenlerin her hal ü karda Müslüman olarak ölmeleri, her an İslam ile meşgul olmaları ve İslam'ı hayatlarının her anında yaşamalarıyla mümkün olur. İslam'ı hayatının her anında yaşayan birine ölüm gelip çattığı zaman, onu İslami bir hayat üzere bulacak ve böylece o kişi İslam üzere yani Müslüman olarak ölecektir. İşte Rabbimiz bizden bunu istemektedir.Allah'a emanet olun.