Ailenin tanımı;
Hamd, bütün yarattıklarını çift yaratan Rabb'imize mahsustur. Hamd bizleri bir erkekle bir kadından yaratan, ondan da eşini yaratan ve insanlığın temeli olan aileyi vahiyle terbiye eden Rabb'imize mahsustur. Selat ve selam Allah'ın resulü Hz. Muhammed Mustafa'ya ve bütün peygamberlerine olsun. O resul-i zişan ki insanlığa her konuda olduğu gibi aile reisiliği ve idaresi konusunda da örnektir.

İslam toplumuna ve Kuran'ın gölgesinde kurulmuş ailelere her geçen gün daha da ihtiyacın arttığı günümüzde, aile kurumuna saldırılar da artmıştır. Aile kurumumuza kurulmak istenen tuzaklara doğru giderken yetkili merciler tarafından alınan önlemler ise genelde pansuman tedbirler olmaktan öteye gidememektedir. Bu bağlamda bizlere lazım olan kısır tedbirlerden öte, hayata ruh ve mana veren İslami eğitimdir.

Şunu hepimiz iyi biliyoruz ki, İslam ahlakından kopan ve her daim Rabb'inin murakabesi altında olduğunu unutan insanoğlu bırakın hayat arkadaşına karşı vazifeleri, tanımadığı kişilere bile haksızlık yapabilecektir.

Bizler de bu eksikliği gördüğümüz için, Allah lutfederse yapacağımız derslerde inşallah bu konuların ehemmiyetine vurgu yapacağız.
Duamız şu ki, yıkılan aile yuvalarıyla sarsılan toplumlar bu gerçeğin farkına varırlar. Çözümün ancak ve ancak vahiyde olduğunu, gerçek saadet ve temeli sağlam ailelerin de ancak insanın xalıkı yüce yaratıcın öğretilerinde olduğunu bilsinler.

Tarihin her devrinde insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için elçiler ve onlarla vahyini gönderen yüce Rabb'imiz vahyin gölgesinde bir hayat lütfetsin cümlemize.
Ailenin Önemi; aile, en temel anlamıyla bir çatı altında yaşayan anne, baba ve çocuklardan oluşan topluluktur. Daha genel manada ferdin anne babasıyla birlikte bakmakla yükümlü olduğu kişilerden müteşekkil yapıdır.

Dolayısıyla müslümanın beraber yaşadığı, nafakasını teminleri yükümlü bulunduğu, eğitimlerinden sorumlu olduğu aile bireyleriyle mutlu yaşayabilmesi vahyin gölgesinde bir hayat ve takva ile mümkündür.

Denilebilir ki, islami bir hayatı, ibadetleri olmayan kişiler de mutlu olabiliyorlar. Elbetteki erdemli davranışları gösteren Müslüman veya gayri müslimler için saadetli bir yuva oluşur. Kaldı ki bu erdemlerin kaynağında dolaylı da olsa vahiy vardır.

' Erkek ya da kadın, kim inanmış olmasıyla birlikte iyi işler yaparsa onlara hoş bir hayat tattıracağız ve yine şüphesiz böylelerini yaptıkları ile ödüllendireceğiz' nahl(97)
Burdan anlıyoruz ki Kur'an ile sünnete itibar ve iman sadece ahiret için değil bu dünya için de saadet ve mutluluğun anahtarıdır. Müslüman olmasa dahi islami referanslarla yürüyen, insani davrananlar elbette bu dünyada mutluluğu tadabilirler ama müminler için bunun yanında kalıcı yurt olan ahiret saadeti de vardır.
Kur-an'dan okuyor ve anlıyoruz ki bir çok peygamber aileleri ve nesilleri için dua etmiş ve takva dileğinde bulunmuşlardır.

Misalen Uz. İbrahim ve oğlu İsmail 'Rabb'imiz, bizi kayıtsız şartsız sana teslim olan kimselerden eyle. Soyumuzdan da sürekli sana teslim olacak önder topluluklar var et' (bakara suresi 128)
Yine Ha. Zekeriyya, Meryem'e verilen nimetleri görünce onun derecesini anlar ve mihrapta dua eder. 'Ey Rabbim rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla, zira sen her yakarışı duyarsın' (Ali imran 38)
Gelecek yazımızda nasipse aile kurmanın gereği ve islami bir düğünün kriterleri konusuyla devam edeceğiz. Yüce Rahman'dan dünya va ahiret saadeti diliyoruz.