Bazen gündeme birkaç hak ihlali birden düşer; ancak hemen müdahale edilmesi gereken davaların, siyasi söylemlerin ve niyet okumaların gölgesinde kalarak rafa kalkar. Hakkı gasp edilen mağdurlar mağduriyetleriyle kalırlar.

Hatırlayınız, geçen günlerde meczup biri, güya Atatürk heykeline zarar vermek suretiyle elindeki kesici aletle suç işlerken görüntülendi ve yakalandı. Elbette cansız bir nesneye saldırmanın pek manası yok ama şahsın hem meczup ilan edilmesi hem de tutuklanması garip geldi vatandaşa.

Aynı gün, trafikte tartışma yüzünden feci dayak yemiş bir vatandaşın faili karakolda verdiği savunmadan sonra serbest bırakıldı. Yine asker uğurlama bahanesiyle ortalıkta terör estiren gençlere hiçbir müdahale yapılmadı. Bir başka olayda, birkaç aracı biçip adeta cinayet işleyen tır şoförü serbest kaldı. Şimdi sormak lazım, önce heykelin hakkını mı korumalı yoksa günlük hayatını sürdüren vatandaşların mı?

Üst paragrafta değindiğimiz olayların tarafları görmezden gelinirken, heykele yapılan saldırı mahkemeye taşındı ve yurt genelinde gündem yapılarak suiistimallere kapı aralandı.
Maalesef kurulduğu günden beri, Atatürkçülüğün ve laikliğin arz ettiği hassasiyetin ardına sığınarak hiç bitmeyen bir tiyatroyu CHP hep oynayagelmiştir. O yüzden söz konusu heykel, kılık-kıyafet, plan-proje, halkın menfaati oldu mu, olay çıkarmak ve engel olmak adına ilk adımı malum parti üyeleri atar. Mahkemelere ilk onlar başvuru yapar.

Aynı günlerde, bir televizyon programına katılan AKP'li eski MKYK üyesi Ayhan Oğan şöyle bir cümle sarf etti: 'Yeni bir devlet kuruyoruz, kurucusu da Erdoğan'dır.' Bu söylem cumhurbaşkanı ve başbakan tarafından yalanlanmasına rağmen, muhalefet cephesi, mal görmüş mağribi misalince alıp bu sözleri yapabildikleri kadar provokasyon malzemesi yaptılar.
Uzun zamandan beridir FETÖ'nün avukatlığını yapan, her zaman her türlü marjinal grubun arkasında duran, başı sıkıştıkça ülkesini düşmana şikayet eden mevcut muhalefet parti mensupları olmuştur.

Kılıçdaroğlu Almanya basınına verdiği röportajda 'Türkiye'ye gelmeyin, ülkemde can ve mal güvenliği yok!' dedi. Rezalete bakar mısınız? Düşmana vatanı, milleti şikayet etmek için ya ahmak olmalı yahut hain!
Kendileri hiçbir proje yapmazlar. O yetenekleri olmadığı gibi halka hizmet etmek dertleri de yok. Ama nerede yürüyüş varsa, kim eylem yapıyorsa, toplumun sinir uçlarına kim dokunuyorsa, suiistimal edilecek ne varsa, hepsini arkasındadır malum güruh.

CHPli olunca, dokunulmazlık zırhının işlevi daha etkin oluyor galiba. Çünkü ekranlarda bağıra bağıra suç teşkil eden cümleler sarf ederler de hakimler ve savcılar kendilerine hiç dokunmaz.

15 Temmuz faciasına 'tiyatro' diyenlerin bir heykel üzerinden çıkardığı yaygaraya bakınca, insan sormadan edemiyor, be hey gafiller hangisi tiyatro?
Evet, tiyatroyu kendileri oynuyorlar. Oyunun kurgusu da sürekli insanların giyim kuşamları yahut Atatürk üzerinden laiklik oluyor. Asıl tiyatro, muhalefet koltuğunda oturup onca sığ şeylerle gündemi işgal etmektir. Neyse ki aynı sahneleri izlemekten halk artık hazzetmiyor.