Geçen Cuma günü, İlk kıblemiz Mescid-i Aksa İşgalcisi İsrail'e tepkimizi göstermek için çocuklarımla Cuma namazımızı Hz. Ömer camisinde kıldık. İçeride ciddi bir cemaat yoğunluğu vardı. Dışarıda da camide yer kalmadığından dolayı, insanlar güneşin altında kartonlar üzerinde namazlarını kılmak zorunda kalmıştılar.

Müslümanların bu sıkıntısı işin açıkçası bana da sıkıntı verdi. Yıllardır Hz. Ömer camisinde namaz kılan cami cemaatinden bazı tanıdıklardan halkın yaşadığı konuyla ilgili sıkıntıları sordum. Camide yer olmamasının haricinde dışarıda namaz kılan cemaate vaaz sesi de yeterince gitmiyormuş.

Bu da yetmezmiş gibi caminin hemen önündeki parkın çimleri de namaz öncesi park görevlisi tarafından sulanıp yerler ıslatılıyormuş. Hal böyle olunca park alanı da manidar bir şekilde namaz kılınmak için istifade edilemeyecek duruma getirilmiş olunuyor. Oysa Hz. Ömer camisinin anlattığım bu sorunları çözülemeyecek gibi değildir.

Yapılacak şey dışarıya güzel bir şekilde vaaz sesini ulaştıracak ek bir hoparlörün ses sistemine eklenmesidir. Yine güneşte veyahut kışın yağmur veya kar altında namaz kılanların üzerine bir şeklide portatif şensiye sistemi kurularak, bu sorun da çözüme kavuşturulmuş olur. Park görevlisi de Cuma günleri Cuma namazından sonra parkın çimlerini sularsa sorun hal olmuş olacaktır. Böylelikle Müslüman halkımız daha rahat ve ferah bir ortamda namaz ibadetini ifa etmiş olacaklardır.

Yine kent merkezindeki Ulu camimizde Cuma namazına katılımın fazla olması, cami içerisinde ciddi bir yoğunluğun oluşmasına sebep olmaktadır. Bunun haricinde caminin alt katında namaz kılınan yerde cami lavabolarının olması, çok kötü bir kokuya sebep olmaktadır. Böylesi bir ortamda huşu içerisinde namaz kılmak neredeyse imkansız olmaktadır. Bir an önce cami wc'lerinin bir şekilde cami dışına çıkarılması gerekmektedir. Buna imkan yoksa cami alt katındaki lavabo bölümü namaz kılınan bölümden bir bölmeyle ayrılmalıdır.

Sanayi ve Ebuzer camilerinde cami cemaati, camide yer kalmadığından cami merdivenlerinde ve cami önünde namazlarını kılmak zorunda kalmaktadırlar.

Şehrimizin restore edilmiş tarihi cami ve medreselerinde wc'lerin yapılmaması da önemli bir eksikliktir. Örneğin Hüsrev Paşa Camisi ve Horhor Medresesi bu durumdadır.
Edremit'imizin İstanbul Ortaköy Camisi görünümündeki güzelim görüntüye sahip yol üstündeki cami de maalesef, hemen önünde hiçbir işlev görmeyen demirden yapılmış üst geçit yüzünden, güzelim görünümünü yitirmiştir. O bölgede ille de bir yaya geçidi olacaksa, alt geçit olarak yapılması, Edremitliler için daha güzel bir hizmete dönüşmüş olacaktır.

Tespit ettiğim sorunları açık bir mektupla kendi köşemden camilerimize sahip çıkmayı ve hizmet etmeyi bir ibadet ve bir şeref kabuletmiş halkımıza ve Van müftümüz Sayın Nimetullah Arvas'a arz etmiş bulunmaktayım. Ümit ediyorum ki camilerimizle ilgili eksikliklerimiz en kısa sürede tamamlanacaktır.

Yüce dinimiz İslam'ın en önemli şiarlarından olan camilerimiz, Allah'ın evi olan Beytullah'ın şubeleri hükmündedir. O münasebetle her cami Allah'ın evi olarak tabir edilmektedir. Camilere gidenler de Allah azze ve cellenin misafirleridir. Unutulmamalı ki hiçbir ev sahibi, misafirlerini ikramsız evinden göndermemektedir. Öyleyse günlük hayatın stresinden daralmış günümüz insanı camilere sığınırsa, aradığı huzur, Allah azze ve celle tarafından kendisine orada ikram edilecektir.