Cumhuriyet kurulduktan sonra milli mücadele yıllarında tüm işgalcilere karşı mücadele vermiş.1. Meclis mebusu birçok inançlı insan, Mecliste Kemalistlere karşı; 2. Gurup adıyla Müslüman halkın çıkarları için iyi bir muhalefet yapmışlar. Muhalefete tahammülü olmayan Kemalist zihniyete sahip kadrolar, bu gurubun öncü şahsiyetlerinden Trabzon mebusu Ali Şükrü Beyi, Topal Osman ve çetesi eliyle öldürtmüşler. Ardından tüm muhalifleri bu cinayet üzerinden tehdit edip, susturmaya çalışmışlar.

İlk formalite seçimler, Temmuz 1923'te gerçekleşir. Orduyu ellerinde bulunduran Kemalist kadroların sandık başındaki halka baskısıyla; 2. Meclis'e, 1. Mecliste muhalif olan hiçbir inançlı mebus sokulmamıştır. Yeni kurulan meclis bir yıl boyunca muhalefetsiz devam etmiştir. Ta ki 17 Kasım 1924 tarihinde mecliste Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurululana dek. Bu parti Kemalistlerle aynı idealin ayrıntılarını teşkil etmesine rağmen, Kemalistler, kendilerinin muhalefetine tahammül etmemişler.

Partiye mensup Kazım K. Bekir paşa gibi meşhur olan mebuslar hariç, TCF'nin 15 civarında mebusu Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilmiştir. Böylelikle Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da kapatılmıştır. Ve şimdilerde -sözüm ona- Adalet yürüyüşü yapan ve başkalarını diktatörlükle suçlayan CHP, hiçbir muhalefete tahammülü olmayan Tek Adam ve Tek Parti zihniyetinin, yegane mirasçısıdır. Ülkenin hepsi bu zihniyetten çok mezalim gördü. Ama birileri Türkiye'nin Kürdistan bölgesindeki halkımıza, değindiğimiz mezalimlerin bir de Kürtçesini yaşatmak için, 25 Kasım 1978'de, işe PKK adıyla başladılar.

Örgüt, Kürtler için Devlete karşı kurulduğunu iddia ediyordu. Ama onlarca sol fraksiyona mensup binlerce Kürt gencini öldürmüştür. Neticede kendisi gibi sol zihniyeti benimsemiş onlarca örgütü bölgede saf dışı ettiği, kanlı bir savaşı binlerce solcu Kürt gencini öldürerek kazanmıştır. Böylelikle örgüt varlığını akıttığı muhaliflerinin kanı sayesinde bölgede onlarca yıl muhalefetsiz sürdürmüştür.

Ta ki 1990'ların başına kadar. Hizbullah Cemaati, başta Kürdistan illeri olmak üzere Ülkede yaptığı İslami çalışmalarıyla halkın desteğini alıp güçlenene kadar, bu hal böyle devam etmiştir. Muhalefete tahammülü olmayan örgüt, kendilerine diğer sol örgütlere saldırdığı gibi saldırmaya başlayınca, Hizbullah Cemaati meşru müdafaa olarak tanımladığı savunmasını yapmak zorunda kalmıştır. Neticede, PKK hiç beklemediği ilk yenilgiyi, kendisinin dindarlara yönelik başlattığı bir savaşta, tatmıştır.

Hasılıkelam PKK bölgedeki seçimlerde yine farklı siyasi partilerin seçim çalışmalarına engel olmuş. (Haziran 2005 seçimlerinde Karlıova, Cizre ve Lice'de HÜDA PAR'ın birkaç üyesini katletmiş, bazısını da kaçırmıştır.) Sandık başlarında kendi adaylarının dışında kimseye oy çıkmaması için, halka baskı uygulamıştır. Kendileri Ak partiyle Çözüm Sürecinde girdikleri işbirliği bozulunca, Feto'cularla ve Kürt halkının ve önderlerinin katili olan CHP ile kendi işbirlikçiliklerini unutup, kıyıda köşede bazı ilçelerde Ak Parti yöneticilerini işbirlikçilikle suçlayıp kendilerine saldırılar düzenlemişler.

(Buraya kadar Pkk tarihiyle ilgili ve ondan önce de Kemalistlerle ilgili kısaca anlattıklarımı karşılaştırdığınızda aslında her ikisinin de birçok yönüyle, özellikle muhaliflerine tahammülsüzlüklerinde, birbirlerinin ruh ikizleri olduğunu fark edeceksiniz.)

İşte bu haksız saldırılardan biri de birkaç gün önce Van-Özalp Ak parti ilçe başkan yardımcılığı yapan, Aydın Ahi'ye yapılmıştı. Aydın Ahi, Ak partide siyaset yaptığı için daha önce PKK tarafından tehdit edilmişti. Geçenlerde bir gurup eli silahlı PKK'li tarafından evinden, ailesinin yanından zorla alınıp, bir sokakta uzun namlulu silahla katledilmişti. Ve bu olayı Pkk'nin yayın organı gibi duran, Yeni Özgür Politika isimli gazete, 4 Temmuz sayısında 'Kürdistan'da İşbirlikçiliği Yaşatmayacağız' manşetiyle PKK'nin son eylemleri üstlendiğini, yazıyordu.
Peki, Pkk Ak parti'nin bölgedeki taşra teşkilat yöneticilerine saldırmakla neyi amaçlamaktadır?

1-Pkk ve Fetö gibi kendilerini büyük gören örgütler, kendi çalışma alanlarındaki farklı yapıları içerden ele geçirip, istediği şekilde yönlendirebilmek veyahut en azından bilgi edinmek amacıyla, içlerine deşifre olmamış elemanlarını yerleştirmeyi gaye edinmişlerdir. Birçok kimsenin dillendirdiği gibi bölgede Ak parti teşkilatlarında, Pkk'lilerin varlığından söz edilmektedir. Cumhurbaşkanının Teşkilatlarda değişim sinyaliyle bu saldırıların başlaması, Ak partide il başkanlıklarında yapılacak olası değişimi, en azından erteletme gayesiyle yapılmış olabilir.

2-Pkk, devlet güçlerinden aldığı darbelerle büyük eylem yapamayacak duruma düşmüştür. Bundan dolayı sivil-savunmasız halka aslı, astarı olmayan suçlamalar yaparak, yapacağı saldırılarla ses getirmek, muhaliflerine korku salmak, hükümeti zor duruma düşürmek ve tabanına var olduğunu göstermek istemiş de olabilir.

Aslında Pkk, savaşıyla en çok Kürdistan halkına zarar vermiştir. Kaldı ki Kürdistan halkı, her şeyin farkındadır. Şimdi kimsenin kendileri için savaşmasını istememektedir. Aksine halk, kendileri için siyaset yapılmasını, bu siyaset sayesinde İnsani ve İslami haklarıyla birlikte, hak ettikleri bir hizmete kavuşmak istemektedir.

İşte bu amaç ve gaye ile yöneticisi olduğum HÜDA PAR, kapısı halkın tüm kesimlerine açık bir şekilde siyaset yapmaktadır. Aziz halkımızın HÜDA PAR'ı tüm sorunların çözümü için bir umut bilerek destek vermesi, başta bölge ve tüm ülke için fırsata dönüşecektir.