Allah'ın adıyla
Bu dünyayı imtihan için var eden ve insanı da bu dünyada hayat sınavından geçiren Allah (cc), Hz. Adem'den (as) Hz. Muhammed'e (sav) kadar her devirde peygamberler göndermiş ve bu peygamberler vasıtasıyla insanlara hayatın hakikatlerini haber vermiştir. Bazı peygamberlere sahifeler, bazılarına da kitaplar vererek insanların dünyadaki vazifelerinin ne olduğunu, ne yapmaları ve hayatlarını ne şekilde sürdürmeleri gerektiğini beyan etmiştir.

Kur'an'ı Kerim'de bu konuyla ilgili olarak geçen ayetlerde; Hz. İbrahim'e (as) sahifeler verildiği, Hz. Musa'ya (as) sahifelerle birlikte Tevrat adında bir kitap verildiği, Hz. Davud'a (as) Zebur adında bir kitap verildiği, Hz. İsa'ya (as) İncil adında bir kitap verildiği ve son olarak Hz. Muhammed'e (sav) Kur'an'ı Kerim verildiği ifade edilmektedir.
Bu kitapların tümü Allah (cc) tarafından gönderilmiş olup hepsi de geldiği şekil üzere hak ve doğrudur. Ancak Kur'an'ı Kerim dışındaki kitaplar tahrif edilmiş ve orijinalliklerini kaybetmiştir. Kur'an'ı Kerim ise, son gönderilen kitap olduğundan ve ondan sonra artık kitap gönderilmeyeceğinden dolayı Allah (cc) onu her türlü müdahaleden muhafaza etmektedir. Bir ayette bu konu şu şekilde ifade edilmektedir: «Hiç şüphe yok ki, Zikri (Kur'an'ı) biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.» (Hicr 9)

Kur'an'ı Kerim, içerik olarak birçok konuyu kapsar. Mesela; kainatın yoktan var edilişini, dünyanın ve içindeki canlıların yaratılışını, insanın yaratılışını, kainatta cereyan eden bir çok olayı, dünya içinde var olan bir çok gizli sırları ve hikmetleri, geçmişte kalan bir çok tarihi kıssaları, gelecekte vuku bulacak bir takım olayları ve gelecek ile ilgili bir çok ilmi sırları ve keşifleri konu alır. Ancak bunlar Kur'an'ı Kerim'in esasını oluşturmamaktadırlar. Kuran'ı Kerim'in esasını oluşturan dört ana bölüm vardır ki bunlar; inanç, ibadet, muamelet ve cezadır.
Bunlar, insanın hem ferdi, hem ailevi ve hem de sosyal açıdan dünya hayatını düzenleyen kural ve kaidelerdir. Bu içerik ve özelliği ile Kur'an; insanlara Rablerini tanıtır, kim olduklarını söyler, ne için ve nasıl yaratıldıklarını beyan eder, yaşadıkları hayatın sonunun ne olacağını haber verir, ibadet yollarını bildirir, hayatlarına dair emir ve nehiylerle kanunlar belirleyip onların fert, aile ve toplum hayatlarını düzenler. Böylece hak ve batılı beyan ederek ayırır ve insanlara doğru ve kurtuluş yolunu gösterir.

Dolayısıyla Kur'an; hem manevi ve hem de maddi yönden insanın hayatını tamamıyla içine alıp düzene koyan bir hayat nizamıdır. İnsanın inancına, düşünce ve fikirlerine, davranış ve yaşam biçimine şekil veren ilahi sistemin kaynağıdır. Hidayet rehberi ve hayat düsturudur. Aynı zamanda Kur'an, kendisiyle hükmedilmek için gönderilmiştir. Onun için iman edenler Kur'an'ı Kerim'den sorumlu tutulmuş ve onlardan; Kur'an'ı hayatlarının her safhasında esas almaları ve ona göre hareket etmeleri istenmiştir. Bu konu bir ayette şöyle ifade edilmiştir: «Doğrusu Kur'an (Ey Muhammed) sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız» (Zuhruf 44)

O halde Kur'an'ı Kerim, Müslümanların başucu kitabı olmalıdır. Karanlıkta yollarını görmeleri için ellerinde tuttukları fener misali, günlük yaşamlarında atacakları adımları belirlemek için başvurdukları yegane kaynak olmalıdır. Böylece Kur'an'ı Kerim, Müslümanların hayatlarının merkezinde yer almalı, onların ferdi, ailevi ve sosyal yaşantılarını bütünüyle şekillendirmelidir.

Onun için Müslümanlar Kur'an'ı Kerim'i sürekli ve sıkça okumalıdır. Günlük ihtiyaç duydukları konuları okumalarının dışında, adet haline getirdikleri okuma düzenleri bulunmalıdır. Okuduklarının ne anlama geldiğini öğrenmek için azami gayret göstermelidir. Öyle ki; Kur'an'ı Kerim'i okumak, anlamak ve yaşamak, Müslümanın temel vazifesi ve hayat felsefesi olmalıdır.
Allah'a emanet olun.