Bölgemizin baharı nisanla gelir. Nisan ki rahmet yağmurlarının sağanak sağanak yağdığı, toprağın can bulduğu, nebatatın boy verdiği diriliş ayıdır. Bu güzel ay, son yıllarda Kutlu Doğum etkinlikleriyle daha da hoş bir havaya büründü.

30 Nisan, ay boyunca yapılan etkinliklerin adeta finali niteliğindeydi. Diyarbakır'da, Van'da ve diğer pek çok yerde, aynı gün Muhammedi sevdanın gür sedası yükseldi meydanlarda. Şahit olduğumuz manzaranın verdiği keyfin tarifi için cümleler zayıf kalır. Çünkü katılıma olan teveccüh ile verilen mesajlar, ümmetin uyanışını alenen müjdeler nitelikteydi.
Ümmetin kıtalara dağılmış ülkelerinden geniş yelpazeli bir katılım oldu.

Mısır'dan İran'a, Irak'tan Suriye'ye kadar birçok ülkeden gelen temsilciler meydanlardaydılar. Ülke içindeki sivil toplum kuruluşlarından ve siyasi kesimlerden de önemli ölçüde davete icabet vardı. Etkinlikler devam ederken, mikrofon uzatılan kanaat önderlerinin sarf ettikleri cümleler, 'Elhamdülillah' dedirtti. Özellikle şu cümleler çok hoş ve çok anlamlıydı:
'Burada, özlenen İslam ümmetinin fotoğrafını görüyoruz.'

'Yeniden bir araya gelmemizi sağlayan benzer vesileler ve aktiviteler düzenlemeliyiz.'
'Aramızdaki duvarla yıkılmalı, bu manzarayı gören mazlumlar ümitleniyorlar.'

Peygamber Sevdalıları Platformunun gayretleri ile ülke geneline yayılan kutlamalar bünyesinde çok önemli mesajlar barındırıyordu. Ümmete yönelik birleştirici ve her kesimi kucaklayıcı bir tavır sergilenirken, düşmana da, 'Biz buradayız, senin ektiğin fitne tohumlarını ve besleyip kolladığın münafıklarını bertaraf edeceğiz. Orta Doğudaki zulmünün farkındayız, döktüğün onca kanın hesabını soracağız.' mesajı verilmiş oldu.

Zaten etkinlikler tema olarak, 'Hak ve Ada
et' kavramlarının Efendimiz nezdindeki tecellisini ele alıyordu. Özellikle hakkın ve adaletin hiç ama hiç gözetilmediği bir zaman diliminin içinden geçtiğimiz için bu konu ayrıca önem arz ediyordu. Allah'a şükürler olsun, istenilen hedefe ulaşılmış oldu ve aktarılmak istenen mesajlar amacına ulaştı.

Tam da burada 1 Mayıs İşçi Bayramına da değinmek yerinde olur. Çünkü Kutlu Doğum etkinliğinin bir gün sonrası 1 Mayıs idi. Zaten bu bayramın da ana teması hak ve adalet değil midir?
Müslüman işverenin uyacağı ölçü bellidir elbette. Nitekim her Müslüman kişi Hak ve Adalet rehberi olan sevgili Peygamberimiz (sav)'in, 'İşçinin teri korumadan hakkını veriniz.' hadisini bilir. Ancak bireylerden ziyade sistemsel çarkların hüküm sürdüğü iş alanlarında ciddi hak ihlalleri yaşanıyor.

'1 Mayıs İşçi Bayramı' etkinliği, emekçilerin farkındalık oluşturmak için yaptıkları bir eylemdir. Ama ne yazık ki birçok art niyetli düşünce mensubu yıllardır fırsattan istifade ile meydanlarda açtıkları pankartlarla savundukları görüşün reklamını yapar olmuşlar.
Özellikle marjinal sol çevrelerin araç olarak kullandıkları 1 Mayısta açılan bazı pankartların, işçinin hakkı ve hukukuyla hiçbir ilgisi olmuyor.

Daha çok, İslam'a karşı içlerinde biriktirdikleri kin ve nefretlerini yansıtan kışkırtıcı yazılar oluyor bunlar. Mesela 'şeriat' ile 'faşizm' sözcüklerini yan yana getirip hedefe koyuyorlar. Diğer taraftan İmam Hatip okullarını yahut başörtüsü konusunu ön plana çıkararak düşmanlıklarını ilan ediyorlar. Şimdi bunların işçi haklarıyla ne ilgisi var, söyler misiniz?

İsmi ve bayrağı ile bu topraklara yabancı kimi sendikaların yahut partilerin mensupları düşmanlıklarını yapadursunlar; biz, bu sene 1 Mayıs İşçi Bayramına Kur-an tilavetiyle başlayan kesimi görelim. Çok şükür, demek ki her alanda değişim var.

Neticede nisan ayı umduğumuz gibi gitti. Hiçbir art niyetli girişim Kutlu Doğum coşkusuna gölge düşüremedi. O halde kıymetini bilerek ve mesajlarını sindirip hayata taşıyarak keyfini çıkarın. Bütün yılımız nisan bereketiyle geçer inşallah.